**Yolumu Biliyorum**
kıyamadım uyandırmaya...
ben gidiyorum sadece bunu bil istedim çocukluğum... bunu bil ve artık beni özleme... gidiyorum ama geride kalan herşeyde her dokunuşta biraz kalacağım... şarap olmaya hazır bir üzüm tanesi gibi yolumu biliyorum. istikamet belli... yağmur göğü delercesine yağıyor dışarıda ruhum nemli, kalbim kurak... çizilen yolun ötesine doğru... yelkenlerimi dolduran bu rüzgar sanki eski bir şarkıdan kalma... deniz suyu soğuk... sis yüzümün belli belirsiz ışıklarını gizliyor... kendime açılıyorum kendimden bilmediğim ama hissedebildiğim bir duyguya... bulutların kapattığı güneşi özlemiyorum... çocukluğum; sen de beni özleme artık... artık bunu bil ve bekleme beni... katilinin yüzünü görme şerefine erişmiş ve artık faili meçhul bir duygu olarak kalmayacağını bilen sevimli bir cesetim... gidiyorum ama her öpücükte, her sevişmede biraz kalacak acemi titremelerim... hüznümü beni hiç anlayamamış kadınlarımın tenine devrettim. şarap olmaya hazır bir üzüm tanesi gibi yolumu biliyorum. 25 ekim 2008-KırıLgaN GüNLüKLeR-iLKer... 01:02 |
bu yüzdendir ki sanık sandalyesine hep "aşk" oturtulur...
oysa aşk sadece kadın-erkek teninde değildir
aksine yaşamın tüm unsurlarını kucaklamamızı
sağlayan en güçlü duygudur,
gerisi yalan sözcüklere sıkışmış geçici hevestir
aşk ise hakettiği ölçüde yaşanmalı, yaşatılmalıdır.
içtenlikle kutluyorum...