acıların kelimeye izdüşümüyoğuruluyor ve savruluyorum acımasızlığınla kelimelerin dövüyor gururumu ve hiçbirşey yokken beni sana seni bana katabilecek gizli kelepçeler takıyorum ruhuma sana dair bir zamanlar sevmiş olduğuna inanıyor biri, senden gelecek tüm ızdırapları dahi saflık süzgecinden geçirip, sevgiye dönüştürebilecek biri. fakat zalimsin, gitmeyi çok istiyorsun, ve kimseye ait olmamayı, acıtmayı.. dışardan bakan birileri yalnızca bunları bilecek ve küfredecek sana, beni üzdüğün için kızacaklar. fakat biri ona bağlanmayı öğrettiğin için kızacak sana daha doğrusu öğrettiğin akşam, hayatından bir valize koyduğun duygularınla gittiğin için. her telefonda, her sokak köşesinde aradığı için kızacak belki de ağlayamadığı için, doldurduğu gözlerini boşaltamadığı için, ve sadece günün birinde sen ona ağlama dediğin için. -ne düşünüyorsun? -neden soruyorsun ki? -belki önemlidir.. fakat neden sorduğumun aslı ne biliyor musun? sensiz her dakika canımı acıttığı için, hamburger patates ikilisini bile aynı anda görmeye dayanamadğım için, ya da meksika usülü sıcak çikolata bile acı gelmediği için.. sensiz hayatta daha savunmasız olduğum, ve gülerken kalbim acıdığı için, sanki mutlu olmak haram geldiği ve doymak aşağılık bir duygu gibi geldiği için. seni sevdiğim değil, seninle yaşayabildiğimi anladığım için, ve gitmeyeceksin sanıp, ruhuma kattığım için.. belki adını hiçbir yere yazamayışım da bundan, söyleyemeyişim beni kırmışken, beni burkmuşken seni anmaya korkuşum hepsi de bu yüzden belkide, gerçekleri anlamaya başladığımdan sim in |
yıkılsa tüm nefessizler
yine bir beddua aralığı boşluk kalır
tebrik ve ışıkla