ve sonbahar ve barışve sonbahar, ve dökülüyor yapraklar ve ben her zamanki gibi sevmeye çalışıyorum baharları fakat hüznümü sığdıracak bir mevsim, bir toprak bulamadım henüz dibe vurmam aylar sürdü bu sefer hem de ben elimi bile sürmeden, hani bazı geceler olur, şişenin dibine vurmak ister insan dibe vurup darmadağın olmak ve tuvalete atıp geceden kalan acıları sifonu çekmek haziranın 13ünden bu yana, her gece içip, her sabah çekecek bir sifon arıyorum ve sen, her gece uykularımda ölüyorsun bir kez daha bu fiili söylemek hiç bu kadar zor gelmemişti bana şu ömrümde fakat ben sevgilimi kaybettim yolda kaybetmek gibi değil bu toprağın altına bırakıp, onu toprağın üstünden öpebilmek gibi sadece her buluşmada sadece senin konuşup gözyaşı dökmen gibi senin centilmen olup çiçek hatta suyunu bile götürmen gibi.. bir mermeri okşamak gibi seni kaybetmek hiç bu kadar çok yalnızlığım olmamıştı hiç bu kadar tükenmiş günlerim, hiç bu kadar sevmediğim bir hayat hiçbiri hiçbiri bana uğramamıştı senden gitmeden önce evet şimdi sensiz, daha güçsüzüm, eksik yönlerim daha bir ortada herkes gibi olamayacaksın benim için asla saçma bir aşık kavgasından sonra, evi terk etmiş olsaydın da yalvarıp çeke çeke getirseydim seni geri ne kolaydı o zamanlar bir öpücükle kandırmak seni fakat şimdi tanrının kara örtüsünün altından seni toprağın altından nasıl geri alabilirim.. adını, içinde her daim yaşatmış, küçük barışım için.. |