BİR GARİP ÖLDÜ (Hikaye Şiir)
Keskin bir ayaz kol gezerken kentin sokaklarda,
Bir sokağın köşe başındaki, sokak lambasının altında, Sırtını direğe dayamış, Eski bir kenevir çuvalının üstüne oturmuş, Bir garip, gecenin sessizliğinde, sessiz sessiz, ağlıyordu. Üstünde yırtık bir urba, başında eski bir kasket, Yırtık ve yamalı ceketinin yakalarını, Daha fazla üşümemek için, ha bire kaldırıyordu. Dudaklarında, neredeyse tükenmeye başlamış ıslak bir sigara, Yanı başında, boş dolu, bir iki şarap şişesi, Önüne eski bir mendil sermişti. Mendilin üzerinde, biraz beyaz peynir, birkaç tane de zeytin tanesi. Aylardan ocak, gece, belki de kışın en soğuk gecesi. Cadde ve sokaklar o kadar sessizdi ki… El, ayak bile çekilmişti çoktan. Duyuluyordu köpeklerin ulumaları çok uzaklardan. Çok üşüyordu, bütün vücudu titriyordu soğuktan. Ilık ılık, gözyaşları süzülürken yanaklarından, Sönmüş sigarayı fırlatıp attı dudaklarından. Yanındaki yarım kalmış şarap şişesini alıp, bitiriverdi bir dikişte. Sonra, yeniden tazeledi sigarasını titreyen elleriyle. Ve derin bir nefes çekti sigarasından. Islanmış gözlerini sildi, eskimiş ceketinin yenleriyle. Oturduğu yerden sendeleyerek kalktı. Nevalesi olan beyaz peynir ve zeytinleri, Bir çıkın yapıp, ceketinin cebine koydu. Boş ve dolu şarap şişelerini kenevir çuvalına doldurdu. Sonra, çuvalı omzuna vurup, Kaldırımdan, ağır ağır, sallanarak yürümeye başladı. Bulunduğu yerden, daha yüz metre gitmemişti, Omzundaki şişe dolu çuvalı sıyrılarak, Gecenin sessizliğinde, büyük bir gürültüyle yere düştü. Sesler yankılandı duvarlar da, kayboldu gecenin karanlığını aralayarak. Ardından, garip kendi düştü. Başı, kaldırım taşlarına vurdu. Bir anda taşların üstü, Kırılan şarap şişesinde ki, kırmızı şarap ile Garibin başından akan kanlara bürünmüştü. Dudaklarının arasındaki sigara artık sönmüştü. Gözyaşları gelmiyordu gözlerinden. Gecenin, sessiz, soğuk ve derin karanlığında, Sıcak bir yatağa uzanmış gibi yatıyordu, sokak kaldırımlarında. Soğuktan habersizdi, artık hiç üşümüyordu, titremiyordu bedeni. Cebinden, nevale sarılı mendil yere düşmüştü. Anladım ki garip ölmüştü… 10.01.2003 Erman Ulusoy Kırklareli |