rakısal prizma
yerdeyim soğuk bir zemin üzerinde kalbimin kırıklıkları ile yatmaktayım
ışıklarım kapalı kalbim kör olmuş bir çaresizlikte bedenim çoktan çektiği acının tesiriyle kendinden geçmiş ağlamakta kemiklerimin arasında sana akan aşk dolaşmakta dilim malesef hala inatla adını anmakta unutlmuş bir ceset gibiyim gökyüzünde nerden geldiği belli olmayan tozlar görmekteyim kelebekler etrafımda son adı verilen bir dansın figürlerini yaşatmakta her kelimen acımı katlamakta ve anlayamamaktasın sensizliğina cı geçmişini gözlerim bir sonbahar eşliğinde göçüp gitmekte senin bıraktığın sensiz kalan dünyamda son acıları yaşamakta ruhum ellerinde türlü can çekiişleriyle kurban olmakta kullanıcı iletileri gibi geçmiş hafızalarımda her bir hücrem hala ölümüne seninle toprağa katılmakta bir duyguydun sen ömür adı verilen bu süre zarfında herhangi bir bünyenin karanlık coğrafyasında henüz el değmemiş bir sevdaydı ve ben yavaş yavaş tutsak mahkum topraklarla örtülürken kaderin mezarından ince bir aşk sesi tüm kulaklarımın arasında dolaşmakta bu sesti yalnızlığınsesi başlığı başka içinde anlatılan bambaşka örgüsel bir örgütsel dökümandı kalbin her attığında yaralanan bedendim ben kendi hücremde hani yalnızlıkların etrafında yanan ateş çemberinin yalnızlığın içine girdiğinde verdiği o acı var ya işte o acının tüm çınlaması uğultularımda inelemelerimde bile seni seviyorum bu masum yaz akşamlarında ve şunu biliyorum anlatamadığın şeyleri anlamamaktı suçum her düşün sonu olduğu gibi bu ömürde sensiz ne yapacak bir düşün......... Bir Garip MeHMeT |