Bir garip MeHMeT
ben MeHMeT
yıklılan hayasızca akının içerisindeki levha gibi yalnzım yazılan tüm şiirlerin katili azmettiricisi içimde unutamadığım anıların hafıza deposu beynimde bir sigara dumanının silikliğinde atan bir kalbe yalnzılıkla sarılı bir kadere hayallerle bezenmiş bir ömre sahibim ben MeHMeT meçhul bir şehrin meçhul bir yolcusuyum kendimin bile bilmediği bir isimle kayıtlı odamda yatmaktayım kanadı kırık kuşlar başucumda suskunlukla beklemekte umutsuzluğun hayalleri etrafımda şizofren duygularım bir orkestranın içinde bahsi geçemeyecek kadar ufak bir notadır senfonide kendine yer aramatadır kendiyle konuşan bir adamın dilinden dökülenlere inanmadığı düşün beyaz atlı prensiyim umut ekmeğinin fakir bir fukarası şahidim olan mısaralarla yazılan satırlarla ve tüm eş anlamlı kelimelerle dokunan bir halının üzerindeki toz zerreciğim ben MeHMeT aciz bir kul olarak geldiğim dünyadan mahçup olarak ayrılmaya hapsolmuş af dileyen bir mahkumum ben MeHMeT yağmur damlalarının oluşturduğu herhangi bir şeklin bile hüzünlendirdiği hüzün uyusuna atılacak bir bireyim beni yakmak için anılarımın odunlarında yalan dünyanın içinde gerçeği arayabilmekle geçen bir hayatın zavallı bir kuluyum ben MeHMeT kaderin bir zar olmadığının farkında olan nefes alan ve o nefesi kirleterek geri veren bir organizmayım silik şehir ışıklarının gölgesinde içilen bir esrarın esrarlı yüzüyüm kimsenin bilmediği satırların yazarı ama okumayanıyım ben MeHMeT derdi kendiyle olan ve ondan başka herkesin iyi olduğu bir dünyadan göçüp gidebilmek üzere eğilimlerde olan bir intiharın ismiyim sessizlik denilen ve karanlığın adının konduğu akşamları anlatan bir hikayenin önsözüyüm yavaş parçaların dinleyicisi iyi bir sigara içicisi ve mutlu hayatların en büyük kıskançlığıyım içimde suçlamalar savcıda ben mahkumda hakimim yaradan ben sadece bir zanlıyım ömür adı verilen bu süre zarfında yakılmasına az kalmış depresif kağıtların üzerinde gezinen parmak iziyim kanallarımın eşi benzeri yok izimse bir tek bende var birazdan yanmak üzere ben MeHMeT gecenin geç saatlerinde duyulan ani bir ses kadar ürkütücü bnyemde yaşamaya şükreden bir acizim elimde bir avuç ekmek günahlarım boynumda mekkeye ulaşmaya çalışan ama ulaşamayacağını bilen karıncanın kararlılığından çok uzaktayım kaybedilenin adı olamadığım bu dünyada başarabildiğim kaybetmek amacını güden ibretlik hikayelerin anafikriyim okuduğum romandaki yıkık adam benim merak eden varsa aşk şarkılarında ağlayan adam benim kaybeden taraf ben karanlığın siyahlığının renk tonuyum siyahın bir renk değil leke olduğunu bile bile umutsuz cümlelerin kurgulayıcısı yönetmeni ve oyuncusuyum bu tek kişilik yalnızlık adlı oyunda ben MeHMeT içinde gülümseme geçen zaman dilimlerinden çok uzaklarda yalnız sessiz hüzünlü bir hayat sürmekteyim neşeli şarkılar yok bu dünyada kalp hüzzam tonuyla atmakta bu bedende neşeli programlardan sonra hüzünlenen duygunun bir numaralı şahidiyim aşkın yaktığı bir bünyeyim parmaklıklar ardında damlayan musluğun bile sesi yok bu hacmin içinde sokakta yürürken fark edilmeyen biri varsa işte o benim varlığımın ilgilendirdiği insanları ilgilendirecek ölümüm benim sona gidişim mahşer gününde bile yalnız kalışım umrunda olmayacak kimsenin tanınmayan huyu suyu bilinmeyen biri olarak kayıtlara geçeceğim omzumdaki iki melekten sol taraftakini yorduğum bir hayattan erken jübile olarak ayrılacağını düşünen beynin sahibiyim ben MeHMeT sevdiğim insanların kötü hatırladıkları bir insanım iyiliklerinden bahsettiğim hayatlarında mutlu mesut yaşarlarken sakince yaşlanan yüze sahibim ey sen ey busatırları okuyan ben kim miyim yücelerin yücesi Allah’ın yarattığı bir kulum senin gibi bir ana ve babaya sahibim düşlerdeki o zaman aralığının doldurabildiği bir zekaya sahibim kötüyüm bu kadar kurdun arasında ceylan masumiyetiyle gezememekteyim ben MeHMeT adı kulağına fısıldanan o ufak bebek var ya namazı olmayan ezanla doğan ve ezanı olmayacak namazla gömülecek olan sıradan biriyim ismi sadece fişlerde kalan faturalarda kaydı bulunmayan ülkede az kişinin tanıdığı biriyim sabit olan bu hayatımda derviş sabrını öğrenmekle geçirdiğim dersin sınıfta kalan öğrencisiyim kredili sisteme henüz geçemedik yaradandan başka kimsenin planı olmayan bir kadere sahip maddiyatı bırakmış ama dünya ile ilgilenen bir imamın sabah güneşiyim ayın yansımasını izlerken dolan gözlerin ve herkesten kaçan ayakların sahibiyim ben mehmet tüm bu satırları yazan megolaman adamın içindeki en büyük parça olan yalnızlığın diliyim pek çok hayatın şahidi ömrü diğerlerin ömründe kısa olan bir kelebeğin kanat sesiyim anlatmaya çalıştığımı bilmeyen biriyim ben mi kimim? Ben MeHMeT..... Bir Garip MeHMeT |