Sen Bu Akşamları Bilmezsin
Sen bu akşamları bilmezsin
Kırmızı kırmızı öldürür insanı Yol daha uzak Dağ daha yüksek olur Gözlerin 7.65 lik gibi patlar İçinde bir şiir vurulur Tüm arabalar sana korna çalar sanki Yağmurlar yalnız seni ıslatır İşte o zaman Şehrin kasıklarında bir sancı gibisindir Kaldırımlarda cesedini tanırsın Sen bu akşamları bilmezsin Şarkılar söker dişlerini Yüreğinde bir meczup oynaşır Hüznünü bayat bir ekmek gibi Banarsın denize Yoldan gelip geçene kendini sorarsın Anlarsın ki muhacirsin artık bu şehirde Kaybettiğin Kapılarını çalmaya utanır ellerin Gözlerini bulabilirsen ağlarsın Sen bu akşamları bilmezsin Kirli ceketinden başka saklanacak yer kalmaz Tedavülden kalkmış bir adamı arar telsizler Anneni özlersin durup dururken Çekilir fünyesi hayatın sokaklarda Rotatifler sana hazırlar en azgın manşeti son baskıda “Bir adam köpeği ısırdı Kent Bu gece karantinada” Sen bu akşamları bilmezsin Anneleri sofraya çağırınca bütün çocukları Kanırtır baba yüreğini gölgeler Herkesi döveceğini sanan delikanlı Büyümüş ve herkesten sopa yemiştir artık Nereye kaçsan ayrılıksın Nereye baksan yok yüzün Bir senin adın hüzün Dünyanın orta yerinde çırılçıplak Hasretten “çat” diye çatlarsın |
yusuf yunus tarafından 6/30/2010 6:05:56 PM zamanında düzenlenmiştir.