TEN NEYDİ BE USTA AŞK İLE YANMAK VARKEN?Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Saracaksanız aşk diye can diye her şeye rağmen deyip de sarın. Kardan adamlar değil yardan adamlar olsun sevdikleriniz Kardan adamlar hem çok çabuk erir hem çok üşütür. Doğan ilk güneşle erir buzdan sevdalı yürekler Ne olur sahip çıkın sevince hep bir avuç aşk kalsın geriye Ve bilin marifet adamlıkta değil hep sevmeyi bilen güzel yürekte... Yok be usta sarhoş değilim ki sadece savruluyorum sen bana bakma Rüzgarla savrulan bir kağıt parçasında rengi solmuş yalanlar yanar sadece Hüzünle öpüşen bir sesin şafağının içinde bıraktım çoktan hayallerimi Biraz sendelerim ama yıkılmam sakın korkma bak yine dağlar dimdik ayakta Vurulmam öyle üç kuruşluk bir kurşunla meze etmem yüreğimi bir mehtap sofrasına Sevdiğim adam gönlüme düşmeden de kadındım ben. Olmadı öyle bir merhabayla bir elveda arası saçak altı sevmelerim Ben hiç kahpe olmadım sevdam demeden sevişmedim ki Şımarmadı kelebeklerim hiç uçmadı üç günlük yalancı baharlarda Bak hala saçlarımda kırmızı tokalar var kadere inat Eğme ne olur başını öne yaşayamadım işte sıcak temmuzları Bu kaderi ben yazmadım ki kadın canıma be usta Ben anaydım aslında hepinizin kıyamadığı herkeste olandım. Her sabah açtım ezan çiçeklerinde her gece soldum yine zemherilerde Ayazlarda soldurdular düşlerimi aldığım nefesleri kanattılar. Her soluğumun hesabı vardı bu can yangını ömürde ama sadece Rabbime Göremediler be usta göğüslerime bakarken sol yanımda taşıdığım yüreğimi Bebek gülüşlerimin arkasına sakladığım o deli yangınlarımı Bir virgüllük soluklarda kirletmedim öyle bakire düşlerimi Aklımın ilk firari kaçışlarındayken düşünmeden karşılıksız hesapsız yarim dedim. Ten neydi be usta aşk ile yanmak varken? En büyük çeyizimdi yazgıma biriktirdiğim pembe tebessümler Yağan karda leke vardı ama alnıma tek bir leke sürdürmedim. Alın yazısından bir yakamoz kopardım adam sandım sevdim be usta Sadakatle ihanet arasında bir garip deniz feneri ne kadar kuru kalabilir? Hiç kulaç atmadığım yabancı denizlerde bir met cezire kapıldım. Sadece sevdim be usta sadece sevdim. Bilemedim işte çığ düştü kirpiklerime hesaplı bir düş bazın heveslerinde Giydiremedim başka tenler kokan bir nefese bir çiçeğin gökkuşağı renklerini Kendi omuzlarını taşıyamayan hayaletler kadınını nasıl taşır be usta? Hiç fiyatım olmadı benim iki kuruşluk adamların habersiz sevmelerinde Kanatmadım hiç gül yapraklarımı yasaklı bahçelerin dikenli tellerinde Aynaya baktım tek rengim vardı benim candım canandım ama insandım. Aşk ki üşüyen bir serçe titremesi değilmiş be usta Öğrendim yanarken alevlerde isimsiz bir mahşer taşımakmış yüreğinde Zormuş adamlık yorgun ceketlerin içinde bacak arası kalp atışlarında Yinede dibe vurmam be usta kaç hançer yarası var gelmeyen vuslatlarda sırtımda? Solgun hercai menekşelerin kara topraklarında mezarını kazmak değilmiş aşk. Anladım ki usta yüreğim kadar yiğit olmakmış sevda Üç kuruşluk adamlara beş beden büyük sevdalar giydirmek değilmiş. Olmasam da olmuyorsam varsın olmasın be usta boynumuzu bükeriz. Hatta bükemediğimiz bir eli öper baş tacı ederiz. Ama seviyorsak ölümüne bin asır geçse bile ihanet nedir bilmeyiz. Kaç kuruşluktur bu adamlık? Kaç kişiliktir bu aşklar? Ben sadece bir tek onu sevdim be usta... |