Mevlana
Bozkırın susuz uçsuz bucaksız kucağında
Adın kaldı hasret bülbülünün dudağında Günah zehrinin en yaman çağında Güller can buldu haristanın harlı bağında Bozkırın susuz uçsuz bucaksız kucağında Esiyor meltemler, hoşgörüsü senden Şimdi çalınıyorsun her telden Bir hoş nağmesin ki düşmezsin lisan-ı dilden Seni ararım gezindiğin her demden Esiyor meltemler, hoşgörüsü senden Serapta düşler zaman ötesini düşler O yandığın ateşe bilki yandı ne özler Öyle mahzun öyle garip ki destursuzca söylenen sözler Kim bilir kaç şafakta yaşınla söndü kandiller Serapta düşler zaman ötesini düşler Beni hangi dem sarar dedin heyhat! hüzün Ayrılığa ram olunca o pak yüzün Çözemedi zamanın zannını,ilimler fenler bu ne yaman düğüm Bir hoşnutluksun cihanda şimdi her yer düğün Beni hangi dem sarar dedin heyhat! hüzün Sahrada bir katre olurda düşersen bu susuz cana Vebalı zamanda cemresin bu avare cana Çözüldü kelepçeleri tüm esrarengizliklerin, esrarı sana Cesetleşmiş düşüncelerimin ağusu havaya Sahrada bir katre olurda düşersen bu susuz cana Ey asırlar ötesinden uzanan nida Tatlı bir buse oldunda kondun sürgün ruhlara Ateş okları takıldı aksine,menziline varmaz bir daha Gülüne, gülşenine kandım dünyanın kanmam bir daha Ey asırlar ötesinden uzanan nida Selam olsun sana selam ya hazreti Mevlana Sezgin Tozlu |
saygılar.