Gidişken KalışKuyu dibi yanılgılarım oldu benim. Berrak suya indirdiğim Sudan ağır inceliklerim. Biraz pus,biraz gölge… Pus görünmez gölgede. Biraz sus,biraz dinle. Hatrı kalmasın küskünlüklerimin de. Çamur pisi, Dağ sisi, Ağlayan tiz bir kadın sesi Oldu bu şiirin resmi. Bir yanım kaçıyor öteki yanımdan,gittiğinden beri. Bense inadıma tutunuyorum Savruk yalınlığımda. Her sabah uyanıyorum Bir tarafı soğuk,çarşaf yalnızlığına. Sözlerin dolmuş yine. Ah,kimse görmemiş Ağır gelmiş yaşadığı,yaşayamadığı İnce ruhlu şaire. İki kabuğu bir yaraya getirmiş de Bağlayamamış birbirine. Sarışınlığımdı akan Parmak aralarından. İristen kopan renkler armağandı Son ağlamalarımdan. Ben,şair kadın, dün gece geceyi ördüm. Ellerime verdiler kırılgan yalnızlığımı. Ben buy aralıktan gündüzü gördüm. Ben,şair kadın, Bu şiirin kafiyeleri kadar Kopuk bir yaşam sürdüm. Kimi zaman zengin sevdim, Kimi zaman tüm gerçekleri öylesine yarım bildim. İki piyano var benim odamda. Biri ölünce Öteki matemi çalar. Peki biri matemi çalınca, Öteki ölür mü? Ah, biri yalnız çalıyor yine görüyorum. Ve şimdi sana: “Git” Bile demiyorum. |
çok estetik olmasının yanında
anlam büyünlüğünü içinde barındıran bir şiir
nasıl olurda bu şiir değerlendirilmez...
kaleminizin yüreğinizin şahidi olması dileğiyle...