İ S T A N B U L
Bakışları kaybolmuş, İstanbullu güzelin,
Sevdânın kol gezdiği, Beyoğlu yollarında, Bir bahar mevsiminde erguvan olmuş gelin, Pembe, mâvi çiçekler tâc olmuş kollarında İstanbul ışıkları sâkin sâhile vurur, Canım Süleymâniye bir aziz gibi durur Öylesine görkemli, ve öylesine mağrur, Sanki yeniden doğmuş, Sinan’ın ellerinde Ilgıt ılgıt esiyor Sarayburnu’ndan rüzgâr, Kendine kısmet arar, bir telaşla martılar, Kâh kumsalda dinlenir, kâh mavnalara konar, Bir tuhaf durgunluk var, deniz dalgalarında Göç etmiş Çamlıca’dan eski kavak yelleri Her bir ağaç hasretle gözlüyor güzelleri, Belki titrer diyerek, aşk dolu gönülleri, Bir sitem iğnesi var, çamların dallarında Dinlenir yorgun konak, Boğaz’ın kucağında, Tekrar yaşarmış gibi, en anlamlı çağında, Yeniden bülbül şakır, bu gönül ocağında, Unutulmuş bir şarkı, tanburun tellerinde Bulutlar dans ediyor, Marmara’nın üstünde, Kız kulesi çok yalnız, sessiz, biraz üzgün de, İstanbul biraz mahçup, Ulu Fâtih önünde, Bu akşam bir tuhaflık var sanki hallerinde |
Her bir ağaç hasretle gözlüyor güzelleri,
Belki titrer diyerek, aşk dolu gönülleri,
Bir sitem iğnesi var, çamların dallarında
Dinlenir yorgun konak, Boğaz’ın kucağında,
Tekrar yaşarmış gibi, en anlamlı çağında,
Yeniden bülbül şakır, bu gönül ocağında,
Unutulmuş bir şarkı, tanburun tellerinde
Bulutlar dans ediyor, Marmara’nın üstünde,
Kız kulesi çok yalnız, sessiz, biraz üzgün de,
İstanbul biraz mahçup, Ulu Fâtih önünde,
Bu akşam bir tuhaflık var sanki hallerinde
Yüreğinize sağlık üstad harika bir şiir okudum saygılar kaleminize