SELVİLERDEKİ ŞEYTAN...
kimsenin
geçmesine izin vermeyecek kadar dar, yolu düzene sokmayacak kadar kaldırımlı ve matematiği anlamsız bir yol... darlığı insanın ruh yapısında, kaldırımı selvilerin ardında, anlamı ise ayrıntılarda saklı yol... kaç kişidir bu dar yola hayatla mücadele dolu bedenini sığdıran... sonu ve dönüşü olmayan kaldırımda yürümeye çalışan... ... yol kenarında selviler... ve kim bilir kaç kişidir sevimsiz selvileri de alarak inandığı tarafa giden... tabi görüntüdeki selvili mezarlıklarda ayrılan yerde kala kalmadıysa... ...düşüncedeki hezeyanlar gibi fare ölüsü renkli yol... kaç kişi işin içinden çıkılmaz, baş belası, kapkara düşüncelerini almış, grileşmiş bir asfaltla kaplı yolun kenarında hiç yardım etmeyecek kadar heybetli duran selvilerden diledi “aman”... yoldan gelip geçen insanlar, yitip giden canlar, hiç durmadan değişen mevsimler... hep o yolda... yolun ayrıntısında ise malum şahıs şeytan... ne zaman fark ederdi onun için, ne de mekan... yolun sonu ise selvilerle dolu na mekan... ayrıntıları sevmemin nedeni şeytanın hoş olmayan tavrını çıkarmamak adınaydı belki, belki de ayrıntılarda dolaşma inadı... turuncuda mıydı şeytan yoksa fare ölüsü renk olan gri ile kapatmamda mı bu sevgiyi... ufak bir ayrıntıydı sadece benimkisi... ayrıntısı çok şeytanı bol bir yol hikayesiydi... aklıma takılan tek soru ise: peki bu dost görünümlü şeytan hikayenin neresindeydi? şaşırtıcı değildi aslında cevabın tekliği: hikaye ayrıntılarla dolu olduğundandı şeytanın yok oluşunun sebebi... izmir , 06/05/2007 |