BEŞ YAŞINDAKİ ÇOCUK
tahta bankta otururken
esen yel üzerinden denizin yağmur olup yağıyorsa yüzüne ıpıslak ardından kireç tuz bir lokma simit tokluğuna razıysan hele bir de âşıksan küllük içinde oynaşan sigara izmaritleri keyif veriyorsa seyrederken dallarda dövülen yapraklar bir bir tependen inip kamçılıyorsa ve yakmıyorsa canını şerbet tadındaki saadeti silmiyorsa gözünden tutup yüreğini de atsan denize yine canın acımaz ciğerine çektiğin nefesin anlamı yoksa hengâmenin içindeysen dertliysen denizden yağan tuz yaralarına onulmaz acılar veriyorsa uçurtmasını havalandıramayan beş yaşındaki çocuğa benzetiyorsan kendini tepende parlayan güneşe rağmen gözünle batırıyorsan tutup bedenini atsan denize öze kıyımından başka bir şey olmaz |