SEFİH
yaldızlı geceleri boynuma vurmuş
parlayan yıldızlar gibi düşmüşüm mecnunsuz yolların toz topaklarına paçam yerle bir süpürür ardımda kalanları karalarım gözüme değmiş ay parçalarını ey yürek sende mi bahtsız kaldın benim ki senden kara bilirdim meğer hemhal olmuş muhakemem sahur esna misil hem zulmet hem tarumar hilkat zail bu sahurdan beri noksan kalmış zebanımda nağmeler göz kirişlerimi tırmalayan asude gittikçe ırak olan mesafeler paye paye birbirine dolaşır iz bilmez hazan bilmez sekte bilmez lafız bilmez can mı bildim zahiren bu muzlim sahuru meftun mu oldum ubudiyet bilmez serabı vakıf olmayan seciyemdi esasen oy gönül oy gönül sefihliğimin hendeklerinde ökseye düştüm ben hangi yıldıza savursam kılıcımı hangisi ferağ eder hangisi geri verir nahoş gönlümü oy gönül oy gönül Hakan ERKAYA (Memet Fuat genç şiir ödülü dosyasından) |
sekte bilmez lafız bilmez
can mı bildim zahiren bu muzlim sahuru
meftun mu oldum ubudiyet bilmez serabı
vakıf olmayan seciyemdi esasen
oy gönül oy gönül
sefihliğimin hendeklerinde ökseye düştüm
ben hangi yıldıza savursam kılıcımı
hangisi ferağ eder
hangisi geri verir nahoş gönlümü
bazı eski türkçe kelimelerininde uyumuyla harika bir şiir olmuş,nostalji tadında yürekten kutlarım,tbrk..sevgi ve saygılarımla