KARDAN ADAMLAR
Bir gezegen
Gök boşluğunun bir yerinde Dönüp dururken kendi haline Her şey günden güne değişti Fırtınalar esti örneğin Kasırgalar patladı Sıcaklar yükseldi alev alev Yaktı kavurdu ne varsa Sonra ağır ağır soğudu Dondurucu soğuklar oldu Amansız kışlar bastı Buz kesti göller, denizler Kar yağdı akşamlara, sabahlara dek Bir el çıktı Yerdeki karı Toparladı, yuvdu, yuvarladı Yontu ustası gibi Bıçkısıyla, keseriyle, keskisiyle Şekiller verdi her birine El, ayak, saç, baş, kaş, göz Kulak, burun, dil, damak Bazılarına akıl, bazılarına beceri verdi Geriden baktı, hepsi Öylesine eksiksizlerdi Dayanamadılar bu kusursuzluğa Derken, ilk kıpırtı Yürekleri atmaya başladı Kan yürüdü damarlarında Can geldi Oynamaya başladı eller, ayaklar Ve canlanlandılar Beyin düşündü Göz gördü Dil söyledi Kulak dinledi Böyle başladı ilk anlaşma Ama O kadar farklıydılar Söyleyişler ayrı Gülüşler ayrı Ağlayışlar ayrı ayrı Bakışlar ise daha bir başkaydı Etkilendiler güzellikleri görünce Gülümsemeyi öğrendiler Isı yayıldı bedenlerine İçlerinde sevgi filizlendi El ele tutuşup Dokunmanın zevkini tattılar Aşkı tanıdılar yavaş yavaş Sevdiler, seviştiler Ne duygular yaşadılar Nice türküler, nice ağıtlar yaktılar Acılarına, sevinçlerine, kederlerine Ağızlarda söylendi İlden ile, nesilden nesile Öfkeyi tanıdılar İşler ters gidince Haklar kavgası başladı Darıldılar, kızdılar birbirlerine Savaştılar Vurdular, kırdılar Yendiler, yenildiler Destanlar yarattılar Kayalara kazıyıp dağlara yazdılar Silinmez izler bıraktılar yeryüzünde Unutmuşlardı neyden yaratldıklarını Güneş doğup battıkça Erimekteydi kar Bozulmaktaydı bedenleri Farkına varınca ağladılar, sızladılar Ellerinden bir şey gelmeyince Çaresiz kaldılar Bilinmeyene yalvardılar Faydasızdı Bağıra çağıra Eridiler, suya döndüler sonunda Her damla başka bir tarafa gitti Bir daha buluşmamacasına Toprağa karıştılar Yalnızca izleri kaldı Türkülerde, destanlarda Tek değişmeyen Gezegenin dönüp durması Ve tekrar yağacak karlar için Havanın yeniden kararmasıydı Mustafa Sağlam |