EYLÜL RÜZGARI
Bu sabah erken çıkarken bahçeye, ansızın
Her köşeden her bucaktan bir ses Birden şaşırdım kaldım Her ağaçtan, her daldan, her budaktan Bir çağırış: "Neden gitmedin?" Nerden çıktı şimdi Her tarafta bu olmayası tükenmişlik Veya neyin nesidir Şu umarsızlık dolu melankoli müzik Hangi taş plaktan gelir, çalan kimdir? Nedendir herkesteki bu içe kapanıklık? Hani nereye gitti onca insan? Neden sustu o cıvıltı, o kahkahalar, o heyecan? Kim aldı götürdü, nereye kayboldu? Bir fısıltıdır kulağımda: "Neden gitmedin?" Neye elimi uzatsam Nereye adımımı atsam Her tarafta bir yitirmişlik Her şeyde bir yalnızlık kokusu Nereye baksam, bir terkedilmişlik Hangi yöne yürüsem geç kalmışlıklarla dolu Sorup duruyor: "Neden gitmedin?" Kumsallar boşalmış, her yer ıpıssız Deniz kabarmış Üstünden sanki aylar geçmiş gibi Dalgalar silip atmış ayak izlerini Hani kumdan şato yapan çocuklar Yazılan sevgili isimleri Neden duyulmaz simitçinin sesi Kovalaşan gençler, su serpen kızlar nerde Hani güneşin altında sereserpe yatanlar Kıyı boyunca uzanan bir eksiklik Sorup duruyor: "Neden gitmedin?" Nedendir havadaki bu fırtına sonrası sessizlik Doğadaki bu soğuk bekleyiş bilinmeyene Yeryüzü nasıl oldu böyle Nasıl sarardı yapraklar birden bire iki gün içinde Ya her şeye çöküp duran şu yorgunluk Bu sarhoşluk niye Gökyüzünde bitkin ve isteksizce ilerlemekte Dünya aleme hükmeden güneş bile Sorup duruyor: "Neden gitmedin?" Bu kaçıncı Eylül rüzgarı? Fırtına olup esmekte başımda Her yaz bitimi, her güz başlangıcı İçimdeki kaçıncı deprem bu? Kaçıncı yar yıkılması? Başka ne desem bilmem ki... kısacası Bugün derken, yarın derken Şunun şurasında geriye ne kaldı Ha Eylül olmuş, ha Ekim Ne farkeder Değil mi ki yaprak düşme mevsimi bu İnsan daha başka ne bekler Mustafa Sağlam |