Hiç bir şey yazamıyorum
Hiçbir şey yazamıyorum.
Kelimelerin kifayetsizliğinde Seni bulamıyorum. Kayboldum ben, kayboldum işte Sen yoksun. Sadece kurduğum düşlerde, Sadece hayatımın yaşanmışlığındasın. Şimdi seni hangi kelimelere sığdırayım. Söyle şimdi seni ben nasıl anlatayım. Bana benden yakın, Bana benden ziyade olan seni. Hangi kelime içine alır, Söylesene bu aşk hangi şiire Hangi yazıya sığar. Hiçbir şey yazamıyorum artık. Seninle gitti bütün kelimelerim. Bütün hislerim. Benliğim. Senliğim. Eylül pencereden girerken, Yapraklar düşüyor yerlere. Eylül benim. Ben senim. Sen bensin. Düşen yaprak benim. Yaprağını düşüren ağaç sen. Rüzgarlarla mücadele etmekteyim. Ve her güneş ışığında kurur yüreğim. Artık saymaktanda vazgeçtim, Kaç gün oldu gidişin, Kaç günler oldu seni göremeyişim. Hiçbir şey yazamıyorum. Sen yoksun. Bir selam yok. Bir haber yok. Bir şey bilsem ne iyi olurdu Hala yaşıyormusun? Artık siliniyor birer birer kelimeler, Yazamayışımın tek sebebi sensin. Seninle birlikte gitti bütün heceler. Seninle yitti bütün şiirler. Eylül’ü bıraktın bana hatıra, Ne fark ederdi ki mevsim yaz olsada! Ben hep Eylüldeyim, Ben hep düşmekteyim. Ben hep sendeyim, Sen bendesin. Baktığım her yerde silikleşmiş anılarda, Olmayacak, imkansız yarınlarda. Hep sen oldun attığım her adımda. Selam verdiğim insanlarda, Gözlerimden döktüğüm her tane yaşta. Hep sen vardın geceleri baş ucumda. Kendimi sende anladığımda, Yalnız kaldığımda. Bağırdığımda kelimelerim sen oldun. Yıldızlarda, güneşte, sevdiğim canlılarda, Hep sen vardın dünümde, bu günümde. Biliyorum olacaksın da yarınlarımda. Hiçbir şey yazamıyorum. Sensizlik olacaksa. Sen olmayacaksan. Biz olmayacaksak. Ne anlamı kalır ki kelimelerin? Hep ayrılığı yazacaksa. Sensizliği anlatacaksa. Bensizliği Eylüle sor Beni düşen her yaprağa. Sen benim bedenimdin, Beni sana sor bir kez daha. Bir Eylül akşamında. Bizi anlatacaktır yağmurlar Anlatacaktır Kainat, Hiçbir şeyin yazılamadığı Yarınlarımızda. Gürsel Pal |