Seheryelim 2
Ömrümün son demindeyim
Bacaklarım… Artık bedenimi tutmaz oldular Bedenim… Kafamı taşımaz hale geldi. Binlerce kilometre yol almış, Savaştan çıkmış, Yorgun savaşçı gibiyim… Ben hayatım boyunca Mevsimin dört halini, Dört ayrı yerde yaşadım Sahra’ da soğuk geceler geçirdim Kum fırtınaları eşliğinde… Hal şu ki gündüzlerim çok farklıydı Güneşten parlayan kum taneleri Kızgın kor misali… Bu kez sıcaktan yürüyemez oldum. Mevsimin dört halini, Dört ayrı yerde yaşadım. Bahar aylarında çocuklar gibi Avustralya steplerinde koştum, Kendimi bir film yıldızı zannederek… Lakin akıbet filmlerdekine benzemedi, Benim bir mutlu sonum olmadı… Mevsimin dört halini, Dört ayrı yerde yaşadım. Yaz oldu diyar diyar dolaştım sahil kentlerini O koyların parıldayan sularında Bedenimin her zerresi Tadına vardı her su tanesinin Her bir farklı koyun kumsalında Hep aynı güneşle yandım ben Mevsimin dört halini, Dört ayrı yerde yaşadım. Kış olduğunda ise, Soğuk denince akla gelen İlk yere gittim, Rusya… Saint Petersburg caddelerinde tur attım bir başına Sokak aralarında ve göl üzerinde kayan O masum çocukları izledim, Çocukluğumu hatırladım… Kar kıyamet içinde, Köyümün yaylalarında ırgatlık yaptığımı Ve o küçücük bedenimle kocaman hayvanları Yönettiğimi hatırladım… Ben çocuk olamamıştım, hüzünlendim. Ben her mevsim, Hüznü bir unutup bir yaşadım. Hayatımın her anında acıyı hissettim. Yalnız tek bir zaman vardı, Sadece bir vakit… Ben o vakit mutluydum, Ben seher vaktinde gözleri ışıl ışıl bir çocuktum. Her seherde sen uzaklardan bir yel gibi Yüreğime geldin, sıcaklığını hissettirdin, Sen Seheryeliydin. Dört mevsim, dört yer hepsi gelip geçti, Bir sen kaldın Seheryeli bir sen… |