YİTİK ÇOCUK
Müptela olmuş duyguların ışığındaki ayna,
Zamana dur diyemiyor zaman içindeki mana Masumiyet dilde kalıplaşmış lafta ve yafta, Sanki caniler toplanmış gördüğüm her bir safta. Burada sürekli kan akıtan nehirler var, Ganjın da tereddüde düşeceği kadar. Kan gölü sokakların kaldırım taşlarında; Allara bulanmış körpe bedenler, Taş ve topraktan bir örtü serilmiş üzerlerine, Ev desen değil, vatan desen değil, han desen değil. Mezara gömülüyor onca can körpe yaşlarında, Kimi anasız, kimi babasız, kimi yavrusuz, 2/ Mahrum ve mağrur bakışlarda gizlenmiş, Bir çocuğun vatan özlemindeki uğultu, Top, tüfek sesleri, çınlarken kulaklarında, Oysa hayatın manasını çözme yarışında Aradığı dünya bu mu? Ya da özlemini çekiği huzur sesi, Anne karnında ninni dinlerdi oysa Nerden çıktı şimdi bu mermi sesi, 3/ Bir zalim düşüncenin yıkıcı gücüydü gördüğüm, Sebebi sebepsizlik olmuş, karışmış bu kördüğüm. Nedir bu çocukluğumun üzerindeki kara perde, Yeter artık çekilin üzerimden, Aydınlık ufuklara bakmak hakkım değil mi? Her gün toz bulutları ile görmek istemiyorum dünyayı, Gasp edilen duygularımın cezasını kim verecek, Yada özlediğim, hasretine düştüğüm , Güneşime kim kavuşturacak beni. Erdal Ebem 26.12.2008 |