Kül Rengi Bir Ankara Sabahı
Kül Rengi Bir Ankara Sabahı
şu an kül rengi bir Ankara sabahı içimde yalnızlığın buz tutmuş hüznü hava soğuk eksi derecede donmuş banyonun musluğu Batıkent’ten Kızılay’a tek düze bir ahenkte gidip geliyor metro bir biri ardına açılıyor dükkanlar eczaneler, bankalar, devlet daireleri hayat kadınlarının tenini sattığı evler oysa yanı başımda dünden kalma bir hüzün şehrin eski sade halini arayan yüzün belki de biz rüzgarlarla çoraklaşan gözyaşları ile ıslanan bir çölün ortasında ruhumuzu yitirmiştik biliyorduk ki bu yitiklik mevsimler boyu sürecek kül rengi bir Ankara sabahında solgun bir hüzünle aynada yüzün yitik tutkularla dolu bir sevişmenin ardından bedenlerdeki aşkın çürük izleri kent ince bir esintiyle kaybediyor dünden kalan anılarını eksoz, baca, insan kirliliğinde grileşiyor düşleri yitiriyoruz içimizdeki sevinçleri karanlık bir el düşlerimize uzanıyor güneşi özleyenlerin kentinde gri gökyüzünün altında koşturanlar anlamsız bir gerginliğin içinde hırpalanan ruhlar son göçmen kuşlarda göçüp gitti umutları alıp uzaklara göçüp gitti son göçmen kuşlarda hüzünleri bırakarak kül rengi bir Ankara sabahı bir kent ki düşlerini yitirmiş umutsuzluğun girdabında bulanık sularda yolunu kaybetmiş gemi misali güneşi özleyenlerin kentinde bucağında kaybolan hüzünlerin değiş tokuş sokaklar yaz boz caddeler uyku ve uyanıklık arasında izbe sokaklarda yol arayanlar son göçmen kuşlarda göçüp gitti bu kentlerden bir daha gelmemek üzere sevgilerimizi götürdüler kül rengi bir Ankara sabahında Coşkun Mutlu / Hüznün Şairi |
farklıdır elbet
şiirdi