serumdan özgürlükler IIIviolonsel sesleri yükseliyor zihnimin derinliklerinden, kan, vahşet ve zulme dokunmadan gelmiş, kutsal müzik sesleri.. zihnim, ruhum, dört duvarlı ve uyuşuk düşünmeye. müziğin sesini açıyor asil bir duygu, yavaşça damarlarımdan içeri nüfuz ettiğini hissediyorum, komadayım belki de günler geçti ve o müzik hiç susmadı. ve ben her gece rüyalarımda, özgürlük olduğumu gördüm müziğin sesini açan, o aziz duygunun kutsal sularında yıkadığımı gördüm ademoğullarını rüyayı kesen sabah, acımasız ve soğuk. zincirleri gösteriyor, tüm gün ışıkları. şiddeti, ve daha fazla şiddeti. eski bir şarkıdan, “dinle kahrolası, ı geliyordu sadece, biz kazanacağız” diyorum hala. ve ben her gece rüyalarımda özgürlük olduğumu gördüm gümüş bir kuzgun olup yeşil vadilerin üzerine uçtuğumu, korkusuzca. dünyanın en çok izlenen değil ama, dinlenen ülkesineyim. ve taraflar arası şiddeti ortaya çıkarmak için şiddet uyguladılar üzerimizde. bedenlerimizden çok, zihinlerimizi becermek istedi postallı erkekler vücudumun cop ağrıları, tüm sistemlerimi uyuşturuyordu, küçük bir delikten gün ışığı geliyordu sadece, tüm gerçekleri yüzüme vuran o ışık fakat bir gün umudu getirdi kuşlar, en az benim kadar tutsak birinin, 2. el bir kağıda yazmış olduğu özgürlük şiiriydi beni uyandıran. tek düşündüğüm buradan kurtulmak, zincirlerin olmadığı bir yere gitmekti, kısaca daha özgür bir ülkeye, o şiir, kaçanlar için bir özgürlük olmadığını söyledi bana, ve korkularımdan arınmazsam, nefes alamayacak hale geleceğimi. güneşteki umutları tuttum tek tek, işkence görmüş ellerimde, o şiiri okudum belki yan hücremde, leş farelerinden başka bir canlı yoktu artık belki de hiç olmadı okuduğum kelime başına kestiler saçlarımı, hiç susmadım, her gün bir eklemimden vazgeçiyordum belki bu umut için ama boş değildi asla eklemli ve uzun saçlıydılar, her şeye inat. dimdiktiler üstelik. şanslı doğmamıştım ama sanşlıydım ki şiirimi duymuştu diğer tutsaklar, bağırıyorduk, vücudumuzun acılarından güç alarak daha da fazla ölüme gidiyorduk belki de, gittiğim en güzel ölüm yoluydu, müzikten ve duvar yıkımlarından başka bir sese yer kalmamıştı ardada violonsel teline dokunan bir notayla çöküyordu faşizm, liberalizm ve türevi her şey. “daha fazla zincir yok” ve acı.. ve korku.. o gün, o şarkıyı dinlemekten vazgeçmemek, hayatımda yaptığım en cesurca şeydi en büyük aşklardan bile daha zor daha muhteşem o gün, kanın damarlarımda dolaşmasına izin verdiğim gün.. rüyalarım gerçekliğim artık. duyun kahrolasılar, biz kazandık.. serumdan değil özgürlükler, bir gümüş yağmuru şimdi hepsi yeşil vadilere yağan. |
kanın damarlarımda dolaşmasına izin verdiğim gün..
rüyalarım gerçekliğim artık.
duyun kahrolasılar, biz kazandık..
serumdan değil özgürlükler,
bir gümüş yağmuru şimdi hepsi
yeşil vadilere yağan.
keyif aldım
bu harika şiirinde dolaşmaktan.
saygımla.