Hoşça kal sevgi/li/m…
…
“Sana git diyorum sevgili, Git... Bir sabah ansızın git, güneş doğmamış olsun, kuşlar ölüm uykusundayken git... Bıraktıklarını unutmadan, Dudaklarıma sürdüğün kan’ı silmeden git..” Islak kaldırımlarda sana üşüyordum, Ve ne zaman dudaklarından düşsem, Tüm senli yanlarım kırılıyordu… Acısı bulaşıyordu gözlerime ayrılığın, Düşüp düşüp ölmemek de niye… Yine, Çocuk yanımla seslendim sana, Bu dört duvar arasında aşk/ına üşüyorum, Oysa sen, Yalnızlığı içiriyorsun bana ellerinden... Ve, Sen gitmeyi seçtin, Belki de yapabildiğin en iyi şeydi gitmek, Bir bakıma seviyordun gitmeyi, Arkanda bıraktığın hüzün düşen yüreğin acıması, Sana mutluluk veriyordu… Mutluydun, Ardından ağlayan gözlerin bakışında… Ne geriye bakmak aklına esiyordu, Ne de yıktığın bir hayat beyninde zonkluyordu, Sen vardın, Sadece, sen… Bu kadar acımasızdın, Bu kadar vurdumduymaz… İlk durakta beni bekleyen birisi elbette var/dır diyordun, Elbette…. Olmasa da aldırış etmeden beklemeyi seçtin, Aslında sen elindekini kaybetmenin gururuna bürünüp, Hep biri/si gelecek demekten başka bir şey yapamadın… Erken başladık bir şeylere, Uzunca düşler kurduk, Bulutların üzerine çıkıp hayal dünyasına attık kendimizi, Düşeceğimizi hiç hesaba katmadan hem de… Ve, Düştük… Elimiz ya da kolumuz kırılmadı, Ayağımız da… Kırılan kalplerimiz oldu, Ya da biz kırdık… Bir veda havasında kuruyoruz tüm sözleri, Ben en fiyakalı kelimeleri seçtim, Sen en acı tarafına yasladın yüreğimi.. İçimden kısa sürsün diyordum bu veda havası… Sustum…. Ben kelimelerim tükendiği için susuyorum.. Oysa üç harfi yan yana koyup, “Aşk” diyebilirdim, Ya da beş harften “Mutlu” edebilirdim kendimi… Hoşça kal sevgi/li/m… Düşündüm de neyi, neden yazıyorum ki… Gülmek yaptığım en iyi rollerden biriydi…. Ağlayışlarım kırılan oyuncaklarımın ardından olsaydı KEŞKE... Şair Ceketli Çocuk/Kasım 2oo9 |
Ve ne zaman dudaklarından düşsem,
Tüm senli yanlarım kırılıyordu…
güzel bir siir okudum yine kaleminden sevgili sair arkadasim...
baslangici farkli lezzeti...saygilarimla..