Akıt Yüreğindeki Asılsız Zehirleri
Tersine akmayı dileyen nehirler soylu hesaplaşmalarla yol arıyor kendine
Suya eğilen ağaç dalları hüzzam okşayışların vurgun özünü biriktirirken Her mavi hoyrat bir özlemin yorgun yelkenlerini çağırıyor ah bedenine Titriyor su, sessiz düşünüşlerin tükenmiş soluklarını gövdesine çekerken. Oysa endişeli bekleyişlerin kavuşma mevsimlerinde yırtılınca yelkenler Yürek gönlünün sesini dinler, sitemkâr düşünüşlerin odalarına gün girer Her üşümüşlük mevsimden değildir, dağlara sevdanın güneşi erken düşer Aşkın anlamını dünde arama, göğsündeki o asil yara asırlardır orada kanar. Çözümsüz tükenişler doldurup her şölende yaşam kadehine içersin acıları Dudaklarındaki sevginin türküsüdür, karıştırma tabağına sakın sancıları Her mum kendi dibini aydınlatır, sessiz düşünüşlerle ışıt kör karanlığını Kutuplar bile erimekte bak, saklayamadı gövdesinde doğanın sırlarını. Bundan böyle sevinçler ek toprağına, coşkuların ırmağında yıka yüzünü Akıt yüreğindeki asılsız zehirleri, yedi iklim derinlere göm sen hüznünü Sök at içindeki anlamsız soruları, pusulasız da olsan bulacaksın yönünü Kendi masalının kahramanı ol haydi, yeter ki izle yaşamın izdüşümünü. Selahattin Yetgin |