AH ŞU ANADOLU TÜRKÜLERİ
Beni sarhoş eden şu Anadolu türküleri var ya...
Ah şu Anadolulu türküleri Bilmem ki Yeryüzündeki dillerin hangisi Bir aşkı, bir ağıtı, bir sevgiyi, bir sevinci Bir Anadolu türküsü kadar anlatabilir Ya da yeryüzündeki hangi ezgide Böylesine çok sevdalının sevisi vardır Anadolu’ya ilk adım atılalı beri İster lir çalsın, ister bağlama İster keman, ister flavta, ister tar İsterse bir tulumu üflesin İsterse bir ney’i Ne değişir Farklı olsun tanrılar Diller farklı farklı konuşsun Renkler farklı farklı Gelmiş geçmiş bunca aşıklar bunca ozanlar Hep aynı şeyi söyler Hep aynı şeyi çalar Manilerinde, deyişlerinde, türkülerinde Ve, bir çeşmeden şırıl şırıl dökülürcesine Akar gider Anadolu ezgileri Nice dağlardan, nice yamaçlardan aşağı Düzlüklerde bir yel gibi Kayalıklarda, uçurumlarda yankı yankı Vadilerden süzülüp gidercesine Kara Deniz kıyılarına doğru Oynak bir kemençe sesiyle Ordan ta kulaklarımıza kadar gelmekte Bir Hitit kızı yüzerken Kızılırmak sularında üç bin yıl önce Türküler nasıl yakılmış, nasıl söylenmişse Şimdi de Aynı duyguları anlatarak Aynı sesle, aynı ahenkle, aynı biçimde Yine bir Anadolu kızının dudaklarında söylenmekte Ve de aynı teni, aynı vücudu serinletmekte nerdeyse Aktıkça Kızılırmak ağır ağır, kızıl nehirde Ya da nasıl çağırmışsa türkülerini Sevdasını nasıl söylemişse Lidyalı sokak yosmaları Veya ekin biçen Frigyalı bir bakire Nasıl anlatmışsa özlemlerini Duygularını nasıl dökmüşse Bu dünya kaç kez alt üst olsa da İnsanlar kaç kez ölse kaç kez doğsa da Yüzlerce asır geçse de yine öylecesene Söylenip durmakta, söylenip duracak ağızdan ağıza dilden dile Ne önemi var Söyletenler, söyleyenler farklıysa da Ne çıkar Anadolu bozkırlarında Güneş doğup battıkça Bu eşsiz kürede ne unutulur Ne kaybolur, ne yiter Arkadya çobanlarının binlerce yıl önceki Yanık yanık çıkan kaval sesi Gün geçip devran dönünce Koyunları susuz geçirtmekte sulu dereyi Toros ormanlarında, çamların dibinde Sanki eskilerden selam getirircesins Bu gün bile inim inim inlemekte Anadolu’da Bambaşka bir türküdür Yelin esişi, karın sesi Nehirlerin akışı, kuşların cıvıltısı Dahası Her zerresiyle bir türküdür Baştan başa şu Anadolu diyarı Demem o ki Bu topraklarda biten binlerce çiçek Yüzbinlerce meyve gibi Yükselen alev alev aşktır Buram buram sevgi Çalıp dinlediğimiz şu Anadolu türküleri |