EKMEĞİN ÖYKÜSÜÇocuktum. Bir tohum tanesiyle başladı her şey Nereden ve nasıl geldiğini bilmediğim Gün döndü;… sürdük tarlayı. Rüzgârın elerinde savruldu saçları Güneş; babamın elleri gibi!..; Başaklar, uysal mahsun birer çocukmuş meğer Güneşin ellerinde. Yağmur yıkadı; dua gibi… Koştum yalınyapıldak başakların boyusıra Avuçlarımda yağmur, ayaklarım çamur, Yağmur, içime de yağsın istedim. Geceyle gündüz bir olup İlmek ilmek getirdi hasat zamanını Vakti gelince…, Kuşlar da nasibini aldı buğdaydan. Ustamın türküsüyle öğüttü değirmen, Dağlara akşam vuranda Ustam da akşam gibi heybetliydi. Şaşırdım. Bizim buranın dağları reyhan kokar, koyun kokar, Akşamın dillendiği vakit bekleştik camlarda Ağabeyim yüklenmiş odunları ıslık çala çala getirdi. Sevindik. Avluda hamur teknesi. Çömelmiş bakıyorum. Bacım yoğurdu… ben yoğruldum. Babam ‘Bismillâh’ çekti; toplaştık ocağın başına. Odunlar atıldı, ocak tutuştu; karnımda o bildik heyecan. Anam kürüdü ateşi; Ateş harlandı, tavını buldu… O ara Ustam’la gözgöze geldik; Ateş mi daha parlaktı, Ustamın gözleri mi?..: Bilemedim. Buram buram ekmek kokusu Yayıldı heryere..; ...terlemişim.. Anam çekti evgeci, çıkardı ekmeği Anaaa bi elimi sürmüşüm ekmek ateş gibiii! Bi sevinmişim ki gözümden yaş gelmiş Ezgi Su Başar 2005 |