Hayat Hakkında
Sınırı yok ki şu diyarın;
vicdanı, merhameti yok ki Ne olmuş akıyorsa sular kıpkızıl her daim? Şu esen rüzgarla genişleyen dünya Sonuçta kötülüğe teslim her zaman Sarı, beyaz; ve de üzerinde kırmızı noktalarla Bir kedi o dünyada Araba çarpmış kaçmış, zavallı ölmüş gitmiş anlamadan Ama anlamaması yetmemiş Boşa akıp giden kanını durdurmaya Belli ki insanlıktan o diyarı çoktan terk etmiş Çaresiz bir dilenci, eli avucu açık Sırtı çıplak, kalbi ise yırtık pırtık Çaresizlikten bıkmış bir cami avlusunda işte Fazla söze ne hacet; Çok su akmış köprü altından, Gitti gideli şu merhamet Büyürken, ruhu ak bir çocuk hayret Cami yanını kapmış, gaste satıyor Sesi berrak ve duru, çatallaşsa da İlerde seste ustalaşacak gibi Usta olup da kendinden sonraya Sesiyle rehberlik edecek gibi Ve de hayatın feleğinde bir bomba Patlamaya hazır ve nazır durumda Kalmış kala kala iki dakikası Nerde olursa olsun, ölüm yakalıyor insanı Patlayacak bomba gene kargaşa yaratacak Ateş topunun içinden bir anlık bir anlık bir ejderha çıkacak Bir anlığına ama sadece bir anlığına Dünya dönüyor fakat zaman yerinde sayıyor olacak Cami suskun, avlu sessiz Değişmeyen şu dünyada hayat olmasa bile; ölüm herkese yine eşit davranacak. Sonra mı? Çile bitecek, zulüm bitecek Öyle ya da böyle vücut bir sona kavuşacak Yakılan türküler, ağıtlar Gideni, limandan getiremeyecek… Ölüm nazlı, yaşam çaresiz Ölüm soğuk; yaşamsa sessiz… Ölüm kimine göre bir son, kimine göre bir başlangıç Kimi derki ölenin ardında “Yazık”; kimi der ki kalanlara sağlık Ne olursa olsun, kim olursa olsun, Şu hayatta yaşama fırsatını veren Hak, alırken bir şans daha verir âdemoğluna İster onurlu ol, istersen onursuz, Çıkış kapısında bir şansın daha var; cesur olmaya bak BOMBALAR OLMASIN! |