Seydişehir, Bir ŞiirŞiirin hikayesini görmek için tıklayın SEYDİŞEHİR
Yüzölçümü: 2207 km2 Nüfusu: 91.293 İlçe Merkezi: 53.186 Köyler: 38.107 Rakım: 1150 m. Konya’ya 92 km uzaklıkta şirin mi şirin bir beldemizdir Seydişehir. Horasanlı bir Türk olan Seyyid Harun Veli’nin ailesi ve kendisine uyan kırk kadar dervişi ile Horasan’dan Anadolu’ya göç etmesi ile torosların eteğinde kurulmuş bir ilçedir. 1970 yılında yapılan kazılarda Seydişehir Bostandere kasabası yakınlarında Roma devri anfi tiyatrosu kalıntıları ortaya çıkmıştır. Seydişehir ilginç bir coğrafya üzerine kuruludur. Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve hüzünlü geçer. Alanya, Antalya gibi tatil beldelerine yakınlığı ilçenin en büyük avantajlarından biridir. Selçuk Üniversitesine bağlı yüksek okullar arasında en büyüğüne sahiptir (Seydişehir Meslek Yüksek Okulu) . Seydişehir Alüminyum Fabrikası Türkiye’nin tek dünyanın sayılı entegre birincil alüminyum üretim tesislerinden birisidir. Boksit cevherinden alüminyum uç ürünleri üreten bu tesis 13 Ağustos 2003 tarihinde özelleştirme yüksek kurulu kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınmıştı. Sonuçta 2005 yılında satış gerçekleşti ve ce-ka inşaat Seydişehir eti alüminyum’u satın aldı. Seydişehir’de, Eti alüminyum işletmesinin lojmanları vardır gezilip görülesi. 70 li yıllarda Ruslar tarafından yapılan bu lojmanlar Türkiyecin sayılı güzellikteki lojmanlarından biridir. İçerisinde basketbol sahaları, tenis kortları, yüzme havuzları hatta mini golf sahası bile mevcuttur. Her ne kadar Rus yapımı olsa bile Amerikanvari müstakil evler vardır bu yapının içerisinde. Her an bir barbekü partisine rastlayabilirim hissiyatına kapılabilir insan. Dağ manzaralı bir ev, küçük bir bahçe emeklilik huzuru şeklinde tatlara yelken açmak isteyen zihniyet için yerleşilebilecek nadir beldelerden biridir’ Seydişehir. Bir de son olarak Seydişehir’de güneş batmaya yakın torosları izlemek ayrı bir keyif teşkil eder. Güneş torosların ardından batarken türlü ışık oyunlarına şahit olabilir insan. Kar yağarken gök gürlemesi duyulabilecek ve şimşek çakmaları esnasında ilginç enstantaneler oluşan nadir coğrafyalardan biridir. Buna sebep olarak Akdeniz ve karasal iklim arasında geçiş bölgesinde oluşu söylenir. Karayoluyla Konya’ya çok yakın olduğu halde coğrafi açıdan Antalya ve Alanya’ya da yakındır ancak orta toroslar arada set gibi uzanmaktadır. Tınaztepe Mağarası, doğal su kaynakları Seydişehir ilçemizin çok eski bir yerleşim merkezi olması nedeniyle görülmeye değer özellikleridir. Kazı çalışmaları, bugüne kadar başlamamış olmasına karşın, antik yerleşim kalıntıları, bakirliği ile ilginçliğini korumaktadır. Kısaca Seydişehir’imiz Toros dağlarının doğal güzellikleri, yaylalar, avlaklar, iç ve dış turizmin ilgi odağı olabilecek yapıdadır. Tınaztepe Mağarası: Konya’nın Seydişehir ilçesinde bulunan Tınaztepe Mağara’sına Konya-Beyşehir-Seydişehir üzerinden ulaşılmaktadır. Tınaztepe mağaraları 1968 yılında Fransız bilim adamı Michel Bakalowichz tarafından; ilk olarak bulunup, mağaraların krokisi çıkarılmıştır. 1970 yılında başka bir araştırma grubu; kaptan Jacgues Cousteau’nun ekibi alman Reinhold Messner ve arkadaşları Suğla Gölü ve onu besleyen su altı kaynaklarını araştırmak için bölgeye gelmişlerdir. Fası boğazı ve Tınaztepe mağaralarının irtibatlarını keşfetmişlerdir. Toplam uzunluğu 1650 metre, derinliği – 65 metre olan Tınaztepe mağarası, Tınaztepe’nin güneybatı yamacında yer almaktadır. Fosil ve aktif olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Fosil bölümüne bahar aylarında girilecek olursa, sayısı beşi bulan göllerin botla geçilmesi gerekecektir. Sonbahar aylarında suların azalması sonucu aynı galeri yürünerek geçilebilir. Beşinci gölden sonra mağarada 30 metrelik bir inişle Büyük Salon’a gelinmektedir. Bu salon gölle sonlanmaktadır. Tınaztepe Mağarası’nın hemen altında Tınaztepe Düdeni yer almaktadır. Toplam uzunluğu 1550 metre ve derinliği -150 metre olan düdene tüm yıl boyunca su girişi olmaktadır. (Alıntı)
Yüreğimde sevdam, alın yazımsın,
Yazalım bir şiir gel Seydişehir. Horasan Yurdusun, körpe kuzumsun, Yüreğim seninle bil Seydişehir. Dünyaya açılan kapım oldun sen, Benim öz mekanım, yapım oldun sen, Başucumda duran tapum oldun sen, Gönülden gönüle yol Seydişehir. Doyurdun "akıllı" hem de "delini", Uzattın köylüme cömert elini. Tanıyalım Seyyid Harun Veli’ni… O zat ne güzel bir kul Seydişehir. Cahile mağrura hocaların var, Devlette kim bilir nicelerin var, Kalkınmada öncü bacaların var. Buğdayı, pancarı bol Seydişehir. Yollar seni güzel illere bağlar, Kuğulu Park’ında güllere bağlar, Pınarbaşı’na ve göllere bağlar Eşi benzeri yok il Seydişehir. Köylerin bir inci tanesi gibi, Dağların bir oğlak Küpe’si gibi, Emsali yok Tınaz Tepesi gibi İreyhan kokulu bal Seydişehir. Senin sevgin inan epey derinde, Leblebi kokulu caddelerinde… Beşoluk Çeşmesi hala yerinde Mazini özledim bul Seydişehir. Toprağın, nüfusun bir hayli büyük, Her bir yanın tarih her yanın höyük. En güzel misali işte Gökhüyük Hakkındır vilayet ol Seydişehir. Bazen sana vardım üzüntü ile, Bazen de ulaştım gezinti ile İçime akıttım sızıntı ile Birikti, taşıyor sel Seydişehir. Senden ayrı geçen çokça günüm var Damağımda tadın he4m de anım var Benim sana benzer bir çok yönüm var Hep böylece mahzun kal Seydişehir. Göğsüme takayım nazarım ol gel. İstemem gönlümde bizarım ol gel. Doğduğum topraksın, mezarım ol gel. Yoksa benim halim kül Seydişehir. 09/2009/Konya Tayyar Yıldırım |