iyi ve kötü üzerine/ne iyi ne de kötü olamayanlar için
neyin iyi ve neyin kötü olduğuna dair
ne çok kanıtınız var sizin. herkes biliyorsa neyin iyi/kötü olduğunu kimse bilmiyor demektir,iyi ve kötüyü! her genelleme, ’’şeyi’’ genellediği ölçüde kısmileştiriyor! ve tüm süreçler en az bir mullak dönemi geçiriyor! ’’yalnız Yaratıcı kusursuzdur!’’ denilir hep, buna mukabil hepimiz koşmaktayız. daim aramakta ’’daha’’yı,’’en’’i. yoruyor olmayan kusursuzun özlemi! bundandır yetinmeyi öğrenemeyişimiz... acıyla fark edip,ondan vazgeçemeyişimiz... sorular gelir sonra.felsefenin anavatanı.. .rahme düşüşü...usumuza girişi... Tanrı yaratmaz kusursuzu!onu,yaratılmışlar yaratacak! ne güzel şey kusursuza bakmak... ve baktıkça kusursuzlaşmak... çokluğumu bilmeliyim! bu beni olmaya götürür! fakat hiçliğimi görmeliyim! bu beni olgunluğa götürür! yaratıcı,en bilge!ve yaratı,bilgi! öyleyse hep yarımız! iyiyi seçemedik,kötüyü bilemedik! ne iyiyiz ne kötü! bir ’’şeyin’’ tümüyle kendisi olamadık! biz,azizlere,erenlere inandık, azizleşemedik...eremedik... bilemedik! penceremde gökyüzü gri idi. gökdelen çatısında mavi göründü. uçağın yolcusu ’’beyaz!’’ dedi. bulut,ne renkti? form olduğumuz için forma yerleştirildi! belki renkten azadeydi. herşeyi algıda yokettik biz. varederiz sandık! |
kutlarım defalrca okuncak bir eserr..
yorumsuz kalmamalı...
f.a