çolakiki elim,on parmağım var hangisini kullanmam işine gelir? yumruğumu sıkıp havaya mı sallayayım? yada işaret parmağımı namlu misali doğrultayım? zihnimi çalıyorlar,hırsız onlar! kırkbin haramiler... kesin iki elimi de! alın ellerimi,atın itlerin önüne! beni bana bırakın yeter! keşke cahil olarak kalsaydınız... artık kısırsınız! ahlaksızlar geldi,önüne düştünüz! ahlak yoksunu yollara... artık aptallaştınız ve benzeştiniz! ayna diye birbirinizin yüzünü seyrediyorsunuz algınız değişmezliğe varmış söyleyin kendinize en son ne zaman danışmıştınız? kendinizi kaybetmişsiniz! başkalaşıp,başkalaşanlarla benzeşmişsiniz! ademler ve havvalar... inanmak için yaratılmışız, kürsüdekilerin başında hare mi var sanırsınız? aramak şartsa,şeksiz şüphesiz, rehberler edinmek için zihninizi satıyorsunuz! kulaklarınız tek bir notayı işitir olmuş, başka tınılara kulaklarınızı kapatıyorsunuz içeridesiniz! çemberin içinde!ateşten çember üzerinizde ateşten gömlekler... sesime sağırsınız! cehennemin kapılarını üzerinize kapatmışsınız! ben yere kapaklandım, ben içime yüz sürüyorum! içimde binbir ses, ben onlara kulak veriyorum! kalbim ve aklım bırakmış dövüşü! bu dinginliktir rehberim! |
başka tınılara kulaklarınızı kapatıyorsunuz"
diyorsun ya;
ya en doğru ritmi bulmuşsak hoca misali
ya da her melodi ona çıkıyorsa ne yapacağız?
ve ateş her daim içimizdeyse,
"insan ateşini kendi götürür" der ya,
biz de her gittiğimiz yere taşıyorsak ateşimizi,
ya bir cübbe gibi almışsak üstümüze ateşi,
kendi cehennemimizde mutluysak ve yaşıyorsak bir şekilde,
kapımızı kapamışsak rahatsız edilmemek için...
söyle bakalım; neden yalancı sözlere kulak verelim?
binbir ses arasında sesini seçmek değil midir sevgi?
milyonca el arasından bulmak değil midir ellerini?
milyarlarca koku arasından almak değil midir kokusunu
söyle bakalım; böylesine yoran bu kör döğüşü kiminleydi bunca çağ?