HÜZÜNLE BAKMAKGeceleyin gökyüzündeki yıldızları sayarım. Gündüzleri de Ağır veya aceleci adımlarla Sokaklardan geçen insanları.... Yüzlerine bakarım fark ettirmeden. Sevinçlerini,hüzünlerini okurum Yüz hatlarından. Ardı sıra koştukları Kopuk kopuk umutlarını; Ulaşılmaz uçuk düşlerini.... Sonra, Birden bire bir ak tomurcuk gibi patlayan Küme küme bulutlara bakarım; Hüzünlü... Rüzgarların önünde sürüklenerek Nereden geldiklerini, Doğduğum köyün üzerinden geçip geçmedikjlerini; Çocukluğumda Koyun ve kuzu otlattığım kırlarda; Halen kekik kokup kokmadığını sorarım. Haber sorarım, Yitik sevda peşinde koşarken Gençliğimin kaldığı dağ köylerinden... Bir an hüzünlenirim, Gökyüzünde kümelenen bulutlar da hüzünlenirler... Dolgunlaşırlar yağmur yağmur... Doğu Karadeniz Dağlarının doruklarında, Her baharla birlikte, Kardelen çiçeklerinin açıp açmadığını, Yalçın kayalıklarının üzerinde Kanat çırparak boz kartalların uçup uçmadığını; Yaylalara çıkan köylülerin Davarlarının çıngırak seslerini; Duyup duymadıklarını sorarım... O sırada sert bir rüzgar eser, Katar önüne beyaz bulutları... Sürer götürür ta uzaklara, Bolu Dağlarının üzerinden, Kızılırmak Vadisine; Fırat üzerinde yağmur olur... Koşarım ardından,yetişemem... Üzülürüm, Uçurtmasını rüzgara kaptıran bir çocuk gibi. Ve yeniden başbaşa kalırım kendimle... |
kaleminiz daim olsun.