Ah Bu Kayıtsız EylüllerEy, ateş çemberinde can veren akrep! Dinçliği bekleme sayrılıklardan sonra. Boşun değildir denizini besleyen nehrin akışı, Çocuğunu sütten kesen annenin gözyaşı Ya da sözünü tutamayan deli aşığın yakarışı. Boşun değildir eylülde yaprağın sararışı! .. Yolları bitimsiz, yerleri yanlış kılan; Yanlış imzalara kalem olan, Demiri tavında dövdürmeyen, Eylüller değil midir kalbe giden damarı tıkayan, Dalında yaprağı kurutan? Sıcak yeller estirirken beyinlerde; Soğuk elle ten okşayan, Zamanı dudaklarından öpen! Gülmeyen, güldürmeyen, Yağmur gibi yağsa da iz bırakmadan kuruyan; Eylüller değil midir akla-karayı ayıramayan, Ölü benliğini bizlerde arayan? Bekleyin zamanıdır şimdi; Uzanacak elleri güneşe, aya; Toplayacak yıldızları yuvasından, Akıtırken sahte gözyaşlarını Boyayacak maviyi karaya! İsterdim ki; güvercin olup uçsun, Üzerimize devrilmeden geçsin Bu kayıtsız eylüller... Üşümeden, üşütmeden Şamdanda mumları eritmeden Gitsin elleri sıcak, kalbi soğuk eylüller... Dokunmadan sevgiye, sevgiliye! .. Rukiye Çelik 07.09.2009 ANKARA |