Kİ ÜŞÜTECEK MAVİ...
Sözlerim karışmış zamanın karanlığına-bittim-
ve battığım bütün bir hayatta. Ne kadar mutlu hayal varsa -bitirdim- Avare ne kadar günce varsa. Saldım var olmamış onlarca dünyaya. Ki kendi kanımla sulayacağım gül bahçelerimi. Ve kendi kanımın büyüttüğü yalanları koparacağım yerinden. Sunacağım modern dünyanın kasığında büyüttüğü. Yeni yetme şeytanlara ki. Benim karanlığım boğacak hepsini günahlarda. Tarifi mümkün mü ki yok ölümün. Bilseler en güzelini ben söylerim. Söylediğim her kararmış kelimenin arkasına kendi öldürdüğüm. Çocukluğumu gizlerim. Ve şimdi kör topal bir şiir. Bir ses ne gülüyorsun anlattığım senin hikayen. Kah uykuda. Kah sabahın o pis kokan nefesinde. Ahmak ıslatanlar düşer gözlerime. Ki sevmem ben ahmak ıslatanları ahmaklığımdan mı ne. söyle bir yağsa bardaktan boşanırcasına. Toptan silse günahı. Ki şehir kahpeliğe emanet bir dua bir evham. Yıkılmış binlerce sütun. Yerle bir geçmişin. Küllerinde yerle yeksan yarım ağızlı bir gelecek. Ki kan kokmalı. Bu isyan karanlığa boğmalı nicesini. Ve bir hatıra. Tüm yaşanmışlıklar adına. Ezbere alınmış bir iki mısra. Yarım imgeli kırık dökük bir şiir. Ki üşütecek siyaha çalan mavi. Dalgalarda ürkek bir name. Soğuk bas bas bağır. Zemheriye çalıyor... unutma bu isyan vardığında son mısrasına. Üşütecek siyaha çalan mavi... |
ne mutlu bana bir şairi daha tanıdım bugün..