KayıpŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ...
Şems, nerdesin ? ...
Peri kızını yazdım
Kalemim kırıldı, kağıdım buruştu Yangın çıktı koca şehirde Yetişemedi hiçbir hortum ateşe Ve siren sesleriyle korkuyu çizdim tuvale Bir isim koyamadım yalnızlık resmime Alladım pulladım renkleri Yine de hepsi eninde sonunda mavi oldu ‘Dem’ çığlıklarıyla ‘Hu’ dedik düştük yola Ürktü soytarı Düşürdü elinden portakalları Ve sonra bir ülke harabeye döndü Üç parça beyaz kumaşa sarılı dünyada Senin benim hayallerim Başkalarının çıkmazlarında bitti Sorgular içinde sorularda kayboldu İnişli çıkışlı hayat oyunu Galiba, bize pek yaramadı İki dişli uydurduk mecburi Çentikleri kırık Ulayıp birbirine, çevirdik zamanı Daha ilk turda eleğinden geçemedik feleğin Oyun bozan toplumsal baskı Bir an ceset yaptı bizi bir an şehit Girdik bir deliğin içine hesapsız Çıkış yolu uzayan karanlık Çok duvarlı kilit Meğer labirente düşmüşüz Biz dönmenin ağır rehavetindeyken Çilingir dinmez uyku sarhoşluğunda Bir döngüye girmişiz ki Kuruttuğumuz ağaçlar yeşerttiklerimizi aştı Oysa çarklar hep tersi sever Düze çevireyim derken ezildi ellerimiz Ütopyayı resmetme gafletinde Elimizde kalan Yitirilen umutlarımız Şimdi Soyu giderek artan umut mahrumlarıyla Aynı kefede çıkarıldık yola Artık hayat monotonluğa müptela Biz ise bu devran içinde kaybolmaya… Yavuz Süleyman OĞUZ |
yorulmuşken dünyanın akreple yelkovanı...
bu gidişler hep çelimsizliğe...
sevgiler..