***ELEM-İ MIZRAP***
Ne o galip ayrıldı bu amansız kavgadan
Ne ben sağ çıkabildim devasa arenadan Nisan da çamur yağdı Haziran da kızıl kar Çirkefin içinde üşüdü sevdam Yine segâh geçiyor gönül makamından Bedenim bildiğin zelzele Bırak inadı mızrap Dokunma tellerime Say ki; Sıska bir yaşama birkaç beden büyüktü dünyam Ve dardı hayatın pabuçları Kesildikçe nefesim adımlayamadım tökezlemeden Kâh fırtına oldum bir bardak su da kopan Kâh Cezayir menekşesi mevsimsiz açan Ne vakit bir rüzgâr esse başımda Palazlanmadan kırılırdı kanadım Pes etmek yoktu serde Zira yürek delikanlı Grileşen umutlara maviler çalardım gökkuşağından Oysa güz çocuğuydum ben Tesadüf değildi elbet Uyandığım mevsimin adı hazan Bu yüzden sandık lekesidir ömrüm Biraz talan Biraz nalân Ama illa ki nihan Yine de uslanmadım sevdadan Yapma mızrap Değme tellerime Bilmiyorsun sen Ne çok örselendi mabedimde kutsadığım o mihrap Say ki; Kanamadım hüzzam da Durmadım nihavent makamında Yorulmadım okyanusun azgın dalgalarında Hiç söndürmedim umudun fenerini Geçmişin deliklerinden su alırken bu gemi Sen tıkanmadım say alacakaranlık sabahlarında Hiç yadırgamadı ellerim ellerinin kirini Hiç azdırmadı say içimdeki deliyi Haşerenin teninde yolculuk edebilme ihtimali Düşün ki Konuştuğum sustuğumun yarısı değil Etme eyleme mızrap Basma tellerime Öyle bir Araf ki çıldırmak işten değil Biraz nar Biraz küffar Ama illa ki efkâr Sen say ki; Rast idi o yar Edilgen bir geçmişin satır aralarından gülümseyen Bambaşka diyar Hani bir şiir yazsam gözlerini resmeden Kalem hicap eder densizliğin böylesinden O yar ki bakışı mızrak Gülüşü akla ziyan Nasıl anlatsam heyhat Kim bilir Belki de Ab-ı hayat ARAZ |