KÜRŞAD...(MANİFESTO)
KÜRŞAD
Ruhunu tanrı dağın’da en görkemli kayanın. Gölgesine ektikten. Ve böylece bozkırın çıkmazına yol olup ta. Yıldızları gökyüzüne yerleştirdikten sonra. Atlayıp atının terkisine. Çık gel , Kürşad çık gel... Mete’nin ,Bilge Kağan’la Atilla’nın , Alparslan’la. Aynı milletin efendileri olduğunu savunan. Ve bu ölümsüz milleti her yıkılışta. Yeni bir Ergenekon’dan var ederek. Dünyanın karşısına çıkartan. Kızıl elma fedailerinin yanına. Kürşad biliyorsun, dünyamın görünen tarihine göre sen. Öldün – öldün ölmesine lakin bilmezler-. Damarlarında akan kan. Son damlasına kadar bu millet için feda olmuştur. Senin özgürlük uğruna Şehadet in Şu mavi gök altında. İsmin hakkına. Milyonlarca Kürşad yer etti. Bunu niye söylüyorum. Türklüğün bozkırın ve bozkurtluğun. Herkes için kızıl elma olduğunu görenlere. Bir kez daha hatırlatmak için. En yüce değerin adalet. En büyük ülkünün kızıl elma Bak Kürşad sende bozkır. Bende Anadolu olan her ne varsa. İncelik demeden. Ve korkmadan bedenlerimizde yol buldurarak. Aynı şeytanın başına yığılıp. Aynı rüzgarla doldurabiliriz yelelerimizi, Bozkırın bütün bozkurtları gibi... BOZKURT Bozkurt dedim de aklıma geldi. Senin hiç Asena’nın yaban topraklar üzerinde. Sessizce ulumasını. Durup dururken gök mavisi gözlerinden yaşların. Yol bulup da . Kurumuş vatan evladı kanıyla Bir olduğuna şahitliğin oldu mu? Oğuz’a yol gösteren. O koca kurdu. Ulurken görüşün oldu mu hiç. Yanlış anlama senin özgürlük uğruna. Çırpınışın gibi. Kılıç tutan ellerinle. Korkusuna yenilmiş imparatorun. Korkusuna namertlik yapmadan Erkekçe saygı duyan. Sırtındaki esaret yükü altında ezilen. Somut bir tür erkeği gibi. Suya Maveraunnehir’de kavuşunca. Korku dolu gözleri ve prangalı tutsakları bırakıp. Sırtında Türk olmanın yükü elinde kılıç. Peşin sıra bozkır bozkurtlar ve Türklük. Sonra Bağdat oradan Malazgirt. Ardından İstanbul... At üzerinde yol almaya. Gök renkli bir kartal uçmağında... Böyle bir hayaldi çünkü Anadolu’mun can veren evlatlarına. Süs olur diye güvercin beyazı kefen dikerken. Bir vakitler Çanakkale’nin mevzilerinde. Göz ucuyla görmüştüm çehreni... O gün o mavi gözlü torununu gözlerindeydi -ışığın-. Yerin ve göğün bir olduğu. Al bayrak kanarken. Sil baştan bayrağı devralan. Mehmetlerin imanlarında... 21. YÜZYIL Bozkurtlardan,Asenalardan, göğün hallerinden. Söz olmuşken. Kürşad bak ne diyeceğim. Atının peşine takılıp bizde seninle . Birlikte geçelim mi şu 21. yüzyıldan Türk tarihini al baştan. Mu’dan ayrılıştan veya Alp Er Tunga’nın ölümü den başlayarak. Mesela... Ya da büyük göçün -Tekrarlanışı gibi_ O gök kubbenin çadır olduğu günlerden... Milletimizin öteki Bozkurt’ları,Asena’ları. At koşturan,yay geren savaşçıları. Ve dua eden erenleri omuz omuza. Bozkırın eski hallerini. Geri getirmek için. Vakti tükenmiş batının. Ve onun kan emici asalak sürüsünün. Beyinleri sulanmış krallarının elinden.? Ama sen asıl bu ikinci gelişinde. O hükmeden -Oğuz kağan’ı Ya da Atilla’yı- Anadolu’dan- Osman gaziyi veyahut Yavuzu- Ve damarlarındaki kanın ruhaniyetini de. Katarak rüzgarına Bir fetih eri heyecanında. Yola koyulduğumuzda. Derken asalakların krallıklarına vardığımızda. Ellerimizde yıllarca bu günü beklemiş Ergenekon kılıçları. Ve bozkırın sesi. Yirmi birinci yüzyıl dünya düzeni. Ve zamanın Çin imparatorları. Emperyalist presleri,komünist prensesleri. Liberal vezirleri, ateist peygamberleri. Ve tapınak şövalyeleri... Ne asalak sürüsü ama Son bir taarruz vakti gelmiştir Kürşad. Bir sen eksiksin. Çık gel. Atını terkisine atla. Arkana bozkırın yol bilmez deli rüzgarını al. Çık gel ihtiyaç vardır Gel... |
Bir sen eksiksin.
Çık gel.
Atını terkisine atla.
Arkana bozkırın yol bilmez deli rüzgarını al.
Çık gel ihtiyaç vardır
Gel...
O RUHLA YAŞAYAN YÜREKLER TOPLANSA GENE YETER...
KUTLUYORUM
SELAMLAR