**UMUT(SUZ)LAR**Şiirin hikayesini görmek için tıklayın 1970’lerin başında Türk Sineması daha önce hiç rastlamadığı türde filmlere sahne oldu.Beyazperde’de sadece yakışıklı adamların,güzel kadınların peri masallarını,güçlü kuvvetli jönlerin kahramanlık serüvenlerini izleyen seyirciye Yılmaz Güney,halktan insanların yer aldığı öyküler sundu.Evinde aşçı,uşak olan tipler yerine üç kuruş paraya çalışan ,arabacılık yapan,kara kuru bir adamı koydu mesela filminin merkezine.Mutlu sonla biten Yeşilçam klişelerinin daha taze olduğu o dönemlerde filmlerine en karamsar ve dolayısıyla en gerçekçi öyküleri yerleştirdi.
Yılmaz Güney’in bu gerçekçi ve evrensel sineması ile Türk Sineması bambaşka bir boyuta ulaştı.Çok daha kaliteli ve özgün filmler çıktı ortaya.Onun çıktığı döneme kadar sadece Metin Erksan’ın Susuz Yaz ve Yılanların Öcü dışında pek suya sabuna dokunmayan yönetmenler,ardı ardına "halkı" anlatan gerçek öyküler anlatmaya başladılar.
Tecrit edilmişken,
Kaç acının rengi söküldü gözlerinden? Tutuşmuş kirpiklerin, Yassını tutmamıştı Yarpalı ay’ın. Herhalde çocukluğunun gülücüklerinde fire verdi Endamın. Serpildi tüm Anadolu’nun tenine ruhun. Umuttun Ecnebi edildiğin memleketine Bedeninin astarına değmiş umut Süsünü verdiğin umutsuzluk Çile buyurur zamandan, Saatler yelkovanın yaltakçısı iken Özgürlüğün böğründe açılır, Umutsuzlara. Nar çiçekleri büyür prangalı bakışlarından Nineler saçlarından sağar tüm dedelerin kasvetli duruşunu. Zaman sana en dar tabuttu Ölüm tel örgülüyken Umutsuzların mabedinde, Kefen sarkıtılmış düşler salıverdin. Tuz yaladıkça yaraların Merhemin olur tüm çığlıkların Düşünde bir kelepçe Gırtlağında bir mahkum doğuyor İnfilak ediyor umutlarını, kargalar Kör parmaklıklarda Cani adımlar yankılandıkça kulaklarına Şehrin orucu bozulur yalnızlığında Radyolarda silah sesleri, Eski bir fotoğraf, Kabzası ile parçalar yüreğini. Debelenen umutsuzlukların çığlığında Firari umutlar tirşeleşir bedeninde. Kaç küsür umut var? Taçlanmış yüreğinde Deniz sessiz ağlamalarda çömez dalgalarla Yağmur, Bulut, Umut, yarım gölge Umutsuz yamalı hüznün Bekler şimdi Umutsuzlar rıhtımında Sekte edilmiş umutların Yangın çağırırken Acıların şehri Grozni’den. Hangi esrarın belası düşürdü saçlarına dumanı? Yılmaz Güney’e dairdir. |
siteye üye olduğumdan beri ilk defa bi şiirin öyküsünü okudum :)resmi görüncü duyduğum sevinci anlatamam adeta kendim yazmış gibi söylemek istediklerimi okudum yüreğinize usta kaleminize sağlık .
saygılarımla