4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1327
Okunma
yorgun düşünceler tünemiş
sensiz gecemin efkârına,
vakit çoktan devirmiş bugünün kâr zararını
daha Güneş’i doğmamış yarınıma,
bir tek saatin tik takları yankılanır,
yalnızlığımın
Arnavut kaldırımlı boş sokaklarında.
günlerdir kimsesizim gecenin kollarında,
telefonun sesini duymayalı
unutmuşum kaç zaman olmuş,
bir resmin vardı çekmecede
son görüşmemizden arda kalan,
bakamadım yüzüne, gözlerine,
küsmüş sanki / sararmış solmuş...
hani o pırlanta küpelerin vardı ya,
doğum gününde hediyemdi,
buğulu bir gecenin ortasında
kulağına takmıştım,
ve sen inanamayıp, çok şaşırmıştın ya,
işte onları unutmuşsun yatağın içinde,
temizlikçi kadın bulmuş
ve ne kadar da manalı bakmıştı yüzüme,
sanki yakıştıramamıştı bana
ve katmıştı birkaç sitemi de sözüne.
her gece alıp avucuma
konuşuruz onlarla,
biliyor musun halâ sıcaklığın var,
kokun sinmiş üzerine...
sonra aklıma düşer,
kulağına fısıldadığım sözler,
heryerine kondurduğum öpücükler,
ve hayalime düşer,
en sonunda kahkahaya dönen
o küçücük gülücükler.
hey gidi günler ve hey gidi nebahat abla,
ne kadar azimli kadındı,
hem ailesine bakar
hem de bana dadılık yapardı.
oysa biliyordu seni ve sana olan sevgimi,
hatta farkında olmadığım bir anda
dinlemiş yanık sevda türkülerini
avazım çıktığınca söylerken,
ve demişti bana
’siz aşıksınız beyim’
akşam üzeri evden çıkıp giderken.
senli hayaller kuruyorken,
gözümü bile kırpmadığım sabahlar
sensiz oluyorken,
hep içimde bir umuttu taşıdığım
hicranı ebediyyen hayattan iten
sonu vuslatla biten,
ve kulağım telefonun sesine hasret,
duymak istediğimse
sadece ve sadece senin sesinden ibaret.
umudumun felç olduğu saatte,
duyduğum sesle
yankılanır o d a,
g e c e,
h a y a l,
b e n,
V e
titrer k a r a n l ı k,
s e n s i z l i k,
y a l n ı z l ı k,
t e n,
g e c e y i,
k â b u s u,
a l ı n y a z ı m ı yırtar gibi yırtar
ve koşarım koridorun en sonuna kadar.
Gecem / gündüzüm olur,
yüzümde tebessümler şaha durur,
heyecanım köpürmüş çağlayanlar gibi kudurur.
kelimeler titrer ve
sevgime ait ne varsa içimde biriken
hepsi dökülmek ister bir cümleyi söylerken.
yürek çarpmanın telaşesinde,
bense sakinleşme endişesinde,
bilirim ki sesini duyarsam
kulağımın pası silinir,
ve kurumuş gönül bahçelerime
bilmem kaç kapaklı bir arktan sular verilir,
mevsimim bahara, yaza döner,
kardelenlerim güle sümbüle,
ve dilim dut yemiş bülbüle.
Ve her telefon sesi aynı telaşedir,
’ A L O’ deyinceye kadar herşey bilmecedir.
y ı k ı l ı r ı m
’yanlış numara, pardon’ diyen
ümidimi baltalayan seslerden,
bir gecenin daha sabahı sensiz olmakta,
Güneş ufukta ama
günüme sensizlik doğmakta,
anlaşılan bu gecede gelemedin,
kimbilir dünyanın hangi ülkesinde,
hangi rengin, dilin bilmecesinde,
ben gibi bizli hayalleri kuruyorsun,
ve sabahı bensiz yaşıyorsun.
.
oysa demiştin ’perşembe akşamı bekle’ diye,
gün cuma sabahını ağırlıyor ufukta,
b i l m i y o r u m,
yine bir son dakika uçuşu mu?
yoksa yüreğinin benden kaçışı mı?
ahh sevdiğim, keşke hostes olmasaydın,
yada ben aynı uçakta kaptan olsaydım.
.
pırlanta küpelerin elimde,
’seni seviyorum’ dilimde,
ömrümün her ikliminde,
mutluluktan akan gözyaşın ben olsaydım,
ahh nur yüzlüm, ceylan gözlüm,
her gece göğsünde uyuyup.
her sabah göğsünde uyansaydım,
ve böylece pırlanta küpelerini
hiç bir zaman unutmasaydın.
03.10.04 / Frankfurt
Metin ESER
5.0
100% (2)