tırsak hayatlar
binbir zincirle bağlanmışız!
duymayı bırak da işit artık! ey ’kendisine ’’insanlık’’ diyen başkalaşmış kuru yığın! önce koşmayı unutturmuşlar bize. oturan insanın miskinliği gelir işlerine. durmak,yaratılışa ihanettir oysa. devinim üzerine kuruludur kosmos, kaskatı kesilmiş şu taş bile canlıdır, her saniye ’’yok’’ olup yeniden ’’var’’ olan! ölü sandıklarının hepsi diri bizden! sonra hiyerarşi geldi üzerine... hepimizin sahibi bir iken,görünmeyen, ve hiçbirimizin sahibi yok iken,görünen, bir senin-benim kavgasıdır ki,başladı! çitler,dikenli teller,surlar belirdi! saf saf ayırdılar,böldüler bizi... bölücüler bölmekle yetinir mi? bu çok parçalılık hali korku sahibi olmadan bir-leşir mi? korku hayatları,imparatorlukları, sindirme devletleri... hayatımız oldu bir açık hava hapishanesi! Tanrı’yı sevmeyi unuttuk Tanrı’dan,sevmekten çok,korktuk! komşumuzu,eşimizi,dostumuzu... sevmedik,korktuk! barkımızdan,bahtımızdan korktuk! durağan,hiyerarşik,çok parçalı, ve tırsık hayatlar... binbir zincirle dört cenahtan bağlamışlar! yeryüzü tanrıları! envai çeşit put yaratmışlar! kendi hesaplarına kutsamışlar! çağlar,kendi azizlerini doğurmuş da, bize diz çökmek kalmış! bize itaati aşılamışlar! kimimiz kurmaylığını yapmış, kimimiz provakatörlüğünü... bağlandığımız zincirin de kendisi biz olmuşuz! öyle bir düzen ki, hayvanat daha saygılı soyuna! hayvanat asıl medeni! hayvanat Tanrıca merhametli! ey özgürlük adına ölüme koşan! dilediğince sivil itaatsizliğini sırtlarn! senin başkaldırışın bile emir üzerine! isyanın,beklenen plan dahilinde! insanliğin sonu,dünyanın sonu değildir! duymayı bırak,işit! medeniyet mahkumlarıyız biz! asıl insanlık suçu bu dur inan! varlığına kadem basılan! |