içimdeki isyanın değişmeyen sesi
isyanın sesini
yıllardan beri gizleyen gözlerimin, dışa vurumu daha fazla barındıramadı yarım asırdır sergilediğim bu dramatik, keşifsiz oyunu. derinliğe indikçe kendimi, alaycı tavırlara almakta gecikmez, zekamın sürüklendiği gerçek üstü alışılmışlığın garip hissi uyanınca, ruhum da kopmaya yüz tutan tutulmalarımın verdiği endişeyle oaransal bir alaşımın izlerini taşırdı benliğim. hayat manasını çoktan yitirmiş şaşılası biçimde, sağduyum, uyarıcı hakim yanlarımı uzaklaştırma gayretine düşerken, bense sırf ürkekliğim yüzünden herşeyi görmezden gelir, zihni mi teslim ederdim bir uşak gibi korkularıma. itiraf edemezdim ıstırab çeken ruhuma, bu mecalsiz, nefessiz duruşumu bilincimin yalnış yönde ki tavırsız, itaatkar akışının önünü kesemezdim. karanlığın avucunda çırpınan ve çığlık çığlığa koşan yalnızlığımı. göstermek istemezdim, savaşmasını bilmeyen ıssızlığımın, yüreğimde kurduğu çelişkilerle dolu dünya mı, belirsizlik yüzünden sıkışıp kaldığım geçmişin mirasını, geleceğe taşırken yılların yorgunluğunu akıtırdım saçlarımın beyazından, gözbebeklerimle her gece küskünlüğümü paylaşırken. basit bir oyun gibi görünen yaşam aslında, karışık ve çözümsüz sahipsizliklerle dolu çıldırtan bir korku olmuş, zayıf insanlar için. 06-08-2009 |
yaşam aslında,
karışık ve çözümsüz
sahipsizliklerle dolu
çıldırtan bir korku olmuş,
zayıf insanlar için.
Kutlarım... İşte şiirin özü, tebrikler...