KüFeDeN TüTeN DuMaN
Ne kristal aşklar paklar beni
ne güneşe değer hayallerim kaşifinden utanan tüm günlüklerim bayağılığın çarşafında biriktirilmiş iki kelime olur çıkagelir ay ışığında sigara dumanı… kadife sesli gece dilberleri okşar dudaklarımı kilimsiz sedir çıplaklığımdan kıpkırmızı kabulsuz, anlaşılmaz bir yaprak oynar gözümden bir damla düşer sözümden kağıda… kül uzar tükenir kalem bölük pörçük nefesleri karışmış kağıdın terine gece ritim tutarken bayram gelir aniden olanca hüznüyle dans eder kanın burnunda canından saçılan her yıldız yakar bir burcu burcu kokan demeti… çaresiz, parçalanmış umudun anlam kaygısından ötelere uçurur seni… boğazından aşağı tırmalanır şüphelerin… çılgınca döner müzik spotlar soğuk şimdi yakamozun denize karıştığı tuzlu serinlikte... yeşil baloncuklar kendinden habersizken yankılanır bir rüzgar bacaklarında defalarca uzun uzun at koştururcasına… bir küçük kaçamak ve tekrar canhıraş bir son çağırır pembe çiçeklerin ışığının sönmelerden kopan merakından… ağır ağır salınır adalet ve kendinden şüphe edersin duvar kabuk bağlamış artık bir şair mi ağladı dersin başını yaslayıp… derinden nakkaşı olmuş bir kabulleniş yitip gider cır cır böceklerinin ayı çağırmasıyla… ve güzelliklerden bahsetmek istersin üstüne güneş doğan ışık vuran her yerinden öpmek istersin rüyasından mahmur mahzun hayallerini… ışık batarcasına öperken gözlerinden kamburu çıkmış ruhunu unuttuğun bedenine yaslanıp oracıkta bir şarkıyı tutarsın elinden… iyi niyet vurur gök yüzüne artık geri dönülmez bir yolun bezgini bir efkar daha yakarsın bir satır daha çekersin içine artık kopmuştur ipler yığılırcasına öpersin saçlarından duramazsın isyanından fışkıran delirmiş benliğinin delinmiş gırtlağından son bir haykırış ve sessizlik... |