oltadenize karşı oturmuş eski bir banktır kırık iki parmağını birbirine kırmızı kurdeleyle bağlamıştır çocuktur ağzına kadar dolu bir sürahinin kırık yanıdır yarı floresan aydınlığında akar kentin patlak borularından denize karşı oturmuş eski bir banktır her tutku ayrı bir façadır cilasının üzerinde ve her aşkın iki ya da üçüncü halidir yalnızlığı kendini ısıtamazken kandiller sıfırın altında iken soğuk varlığın içimde seğiren yüzyılların tuhaflığı saçlarınsa okyanuslarımı sıyıran masmavi bıçak denize karşı oturmuş, orada eskimişiz ya boynun hala elma kokuyor ya işte onun aşkına.. yak bütün deniz fenerlerini dinsin içimdeki bu girdap ya da vur en kuytu gazete köşelerinde yazsınlar bu cinayeti denize karşı bir banka tutunmuş balıkçıların ağ atma mevsimini bekler gibi paltoma vursa diyorum olta kentin daha sıcak semtlerine savururmu bedenimi ? bil ki denize düşme ihtimalim olsa yapardım bu deliliği.. sekizsekizikibindokuz |