Gecenin Alaca Karanlığında 2
/Doksanlı yıllar
Zemheri sarmış yedi düveli Beyaz örtüye saklanmış sıra dağlar Ve palandöken geçit vermiyor Gitme kal diyordu.../ Gecemin alaca karanlığında Hazan yağmurlarına istinaden Vakitli vakitsiz ayrılıklar yağdı üzerime Ta şuramda pastörize bir yara / ıslandı Geride küçük ben Önümde Erzurum garı Kasten çıktık yola Siyah beyaz anılara üstünkörü nara atıp Şuur altımda köşe bucak saklanan Unutamadıklarım için debeleniyorum İki elim yakamda Ve iki gözüm toprakta Neylersiniz; Kapaklarım düşmek üzere İçimde "memleket özlemi" An be an eritiyor beni Asıl bir damlaya saklamıştım Vatan için, hürriyet için, anam için... Bir gün dönerim diye Hala sinemde sızılı bir yara Geride çocukluk anılarım Yollara koyulduk umudun yolcuları Su olup aktık bilinmezliğin kucağında Yollar... Bir parça umut Ve birkaç eşya Yüklüce anı, Hazan sarısının sarmaladığı Gümüş sarısı eski kasa Fatih’e tıka basa Gecenin alacakaranlığının koynunda Eşlik etti yenilmişliklerimize Yorgun argın... Köhne yolculuk bitti Bende bittim ana... Ve adını ilk defa duyduğum bir yerdeyim Şadırvanı kaldırıp Kafamın sığacağı bir boşlukta koca kent Bizim oralara hiç benzemiyor Nefes almak güç bela, Fabrika bacaları, büyük binalar, araçlar... Beton kaplamıştı buraları ana Sen yeşilin kenti diyordun Oysa yeşilden eser kalmamış Benim hayallerim vardı Şimdi onlarda inkisar-ı hayal oldu İçimde memleket hasreti kıpırdadı Belki bir gün dönerim diye, Gelmeseydik de diyemedim. Sevmedim, Ya da sevemedim Çünkü ben; Selvi boylu, Kırmızı yanaklı, Bir omzu düşük delikanlı Ve ben su katılmamış bir Dadaş’tım... NeYzEn.. 27.07.2009 Bülent Kaya |
bu uzun yolun hakimi biraz sitem biraz hüzün biraz aldanıfmı
mükemmeldi yürege kaleme saglık selam saygılar