BÜTÜN KORKULUKLARI YAKTIMŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bu şiirin hikayesi :
Gil-gil darsı, olgunlaşma döneminde pamuk şekerleri rulosu büyüklüğünde saçaklı lifleri olan darı kozasını adeta bir baston tutamağı gibi eğer ve kus-kus makarnası büyüklüğündeki beyaz taneleri bu saçaklı koza liflerinde oluşturur. Bol nişastalı, bütün hayvanlar gibi bilhassa kuşların da çok sevdiği bir yiyecektir. Kıtlık ve buhranlı yıllarda, köylüler bu darıdan da ekmek yaparlarmış. Bildiğim kadarıyla son derece değerli bir hayvan yemidir. Nişastası ve şurubundan da yararlanılırmış. Ama kuşların bu darıya olan çok aşırı bir düşkünlüğü vardı ve bunun için köylüler Gil-gil darısı tarlalarına birden fazla azametli korkuluklar dikerek, bazen bununla da yetinmeyerek, tenekeleri davul niyetine çalarak, kuşları ürkütür, darıları yemelerine engel olurlardı. Oysa 20- 30 dönümlük tarlada, kuşların tüketeceği darı miktarı hesaplanamayacak kadar azdı.. Ama köylü geleneği ve alışkanlıkları buna kesinlikle rıza göstermezdi. Bende kuşları çok severdim ve bu yüzden, aile büyüklerime bile kin duyardım. Yiyeceğim sopaların tüm acısını göze aldım ve darı korkuluklarını yaktım. Kuşların darılara saldırırken çıkardıkları sevinç sesleri yediğim dayakların acısını unutmama yetiyordu. Abim telaş ve öfkeyle, kuşları kovalamaya çalışırken Bende bir taraftan göz yaşlarımı siliyor, arada birde kıkır- kıkır gülüyordum. Artık korkuluklar yapılamazdı. Çünkü işler çok yoğundu.Hiç kimsenin yeni baştan korkuluklar kurmaya zamanı yoktu.
Gil-gil darısını kuşlar çok sever
Nerede ekili bir tarlası varsa, Onun etrafındaki ağaçlara konar Kocaman taşlardan koruganlarına tünerler. Yaban güvercinleri sarı asmalar, Boran mavilisi, gri derviş kuşları Ve tepeli saksağanlarla daha birçokları, Birazcık darı yemek için bekleşirlerdi. Bekleşirlerdi, çünkü darılara ulaşamazlardı. Darı tarlasına kurulmuş onlarca korkuluklardan Çekinirler, yutkunurlar acı - acı, öterlerdi. Darılar önlerinde, salınan sepetler gibi, Arzı endam ederken, onlar da hep bakardı. Sanki korkuluklar yetmezmiş gibi Bana da “ Git kuşları kovala” derlerdi. Giderdim ama içimde de türlü eziklik, O yaşımda gözlerimde öfke, içimde bezginlik, Hep düşünürdüm minicik aklımla, “Kuşlar da darı yemeli bitsin bu bekleyiş” derdim Yirmi dönümlük tarlada kocaman beş korkuluk. Hem benim, he de kuşların baş belasıydı. Gil – gil dersen darıların en endamlısı, Bütün kuşların da sevdiği Can paresi Daha fazla dayanamadım açlığına kuşların Bütün korkulukları bir anda yaktım. Biraz ürktü kuşlar ama, sevindiler de , "Şimdi düşün yiyeceğin sopayı" diyerek Korkulardan da dona kaldım. Darılara dalan kuşların sevinci, Yediğim bin sopaya bedeldi Unuttum bütün acılarını sopaların O gün başladı benim hak - hukuk savaşım. Bilirim, darıyı da, kuşları da Yaratını, Sanki gaipten bir sesin, geldiğini Duydum ve “ Yak bu koklukları “ dediğini, Hak – hukuk tesliminde, bilirim Her mücrimin de adalet beklediğini. Bense düşünmem verilecek cezaların bedelini.. Korkuluklar var ya, korkuluklar, başımızın belası Canlı cansız korkuluklar… Hep haram yolu gösterir helalı engellerler. Böylece kendilerine benzetir, İradesi zayıf korkak insanların Sayılarını çoğaltırlar yanan korkuluklar misali. Hepimizin görevidir korkuları. korkulukları yok etmek Bütün mücrimleri darı - kuş misali nimetlemek Yalnız karın doyurmak değildir açlıklar… Marifet kafaların bilgi açlığını gidermek “ Kemal Polat / Maltepe – İst. “ |
Canlı cansız korkuluklar�br />Hep haram yolu gösterir helalı engellerler.
Böylece kendilerine benzetir,
İradesi zayıf korkak insanların
Sayılarını çoğaltırlar yanan korkuluklar misali.
Hepimizin görevidir korkuları. korkulukları yok etmek
Bütün mücrimleri darı - kuş misali nimetlemek
Yalnız karın doyurmak değildir açlıklar�br />Marifet kafaların bilgi açlığını gidermek
İNSANLARI İKİYE AYIRABİLİR MİYİZ... KORKULUKLARI YIKANLAR YA DA KORKULUK OLANLAR DİYE...İÇERİĞİ VE ANLATIMIYLA ÇOK GÜZELDİ. YAZAN YÜREĞİ VE KALEMİNİ GÖNÜLDEN KUTLUYORUM. SYDNEY DEN SELAM VE SEVGİLERİMLE