BİR ACI SAYFA DAHABen duyarım sesini derin hıçkırıkların, Dipsiz uçurumların sesini ben duyarım, Boğuk sesi kuyunun hep bende yankılanır, Hayatın her yaşanan çilesinde ben varım. Şu tüterken gördüğün başımın dumanıdır, Süzülür ve giderler yüce dağlar ardına, Soğuyan avuçları, geceyi kimse bilmez, Düşünce anlaşılır bir cerenin derdine… Çığlığı bana gelir ay düşerken sulara, Ay düşerken sulara gökte yıldızlar ölür, Kesilir yılkıların toynak sesi bozkırda, Turna vaveylaları yüreğime gömülür… Tarumar bahçelere güneş bile uğramaz, Sevinçler sizin olsun bana acıyı verin, Size bir şey söylemez boynu bükük laleler, Dilinden ben anlarım suskun menekşelerin… Nerde başlar bilinmez bir rüzgârın türküsü, Meyvesi nasıl büyür bir ahlat ağacının, Gönlüne melal düşer ağıt yakar bin yıllık, Ağaran bir teline Samanyolu saçının… Güler yüzün gülüşün tebessümün cismi var, Gönderilen selamın elini verin bana, Gökyüzünün, mehtabın, her şeyin bir ismi var, Seher bülbüllerinin dilini verin bana… Yalnızlığı feryattır bir deniz fenerinin, Yıllanmışlığın hüznü köhnemiş mavnalarda, İçer martı kanadı akşam esmerliğini, İçimiz kararırken kararır aynalar da… Her bir derdin atfı nedense aşka olur, Bir kere yanan ateş bir daha sönmez derler, Ümitsiz bekleyenin acısı başka olur, Meçhul bir yolculuğa çıkanı dönmez derler… |