GECENİN AYNASI (Zindan Saatleri)
Zindan avlularında kuş sesleri,
Buzulunu kırar son hürriyetin. Parmaklıklarda esrarlı hayalet, Göğe çizer ıssızlık sürüsünü. Renklerinden düşürürler renkleri; Gam boşluklarından sıyrılıp birden, Çarparlar âmâ sükûtun nabzına. Çekirdekten filize prangalar, Çatlar tarihin ayak izlerinden. Tehlikenin sırtlan masasında şah, Acının ölümsüz kucağında mat. Gidip gelmede ardınca oyunlar; Piyon,zehrin kadehidir en önden; Avlunun ortasında oyun şah-mat. Sesler yıkılmış,ortalık tenhada; Kuş sesleri parmaklıklarda tını. Eşyanın hâkikâtinde sonsuzluk, Rüzgâra sunuyor sırrını,çıplak. Renkler yoktur gecenin aynasında; Işıklar, esrarsız varlıklarını Yıkmakta koğuşlarda,kanayarak. Aynalar damlıyor suyun üstüne; Dökülüyor zindanlara çiçekler. Gecenin kıyısında duvarlar lâl; Beton damlarda uzaklar kördüğüm. Gölgeler sızar düşlerin rengine; Mahkûmların alnında gülden is’ler, Boşlukta tek çarmıhla çifte ölüm. |