BİR İSTANBUL DOĞDU Nİ'ME'L CEYŞ'LERDENElli dördüncü gün, İstanbul’da su Tekbirlerle sanki yükselip yerden Surlara yürüdü kırıldı pusu Yer-Gök inledi Allahu Ekber’den "Yol ol gemiye dağ, yol ol hüküm var!" Aşılmaz Haliç’i aşsın Hükümdar Eyyub’daki Otağ-ı Hümayun sar Ehl-i Kur’an geldi çok ötelerden Sultan Mehmet iki suru gösterdi Bir senedir gönlü bunu isterdi Feth-i Mübin’ine işaret verdi Muzaffer çıkmaya kutlu seferden Mehmed’im toplara surları dövdür Dövdükçe Sultanın Mehmed’i övdür Açılan her gedik çöken bir evdir Vakit: sabah vakti, gün: Salı, erken Ulubatlı -Otuz Erbaşı- Hasan Kale burçlarına ilk ayak basan Allah! deyip -orda oydu ilk susan- Şehid düştü burçta sancak dikerken Cibali, Topkapı, Tekfur Sarayı Örse gedikleri sarsa yarayı Kaç Hasan surlarda aldı sırayı Bizans Eli boydan boya çökerken Bu idi zulmetin Nur’a dönmesi İçeri girerken Tekbir’in sesi An be an kesildi için nefesi Yığıldı bir yöne Bizans içerden İnsan insan cesed, şehid ve gazi -Bir çağ sayfasında okunan yazı- Konstantinepol’de koskoca mazi Silindi Konstantin denilen yerden Halkı kaçtı doğru Ayasofya’ya Taç ehli makamlar yürüdü yaya Biraz sonra O’ gelecek buraya İz mi kalır bin yüz yıllık hünerden Bin yüz yıl bu şehir İslâm’a gebe Doğarken Hamza Bey, Karaca, Cebe Haliç’te Tekfur’luk vururken dibe Kandil yandı, alev söndü Fener’den O soysuz ilklere, son verdi Rabbim Güzel askerlere yön verdi Rabbim Alem-i İslâm’a ün verdi Rabbim Kaç Kâb Bin Mâlik’ten, kaç Ebu Zer’den Şimdi.. Ayasofya; "Melekten medet! O’ Fatih geliyor, Melek yardım et! Neredesin? Tacımı soyunan veled Ahh! Nerden başkaldırdık, Fatih’e nerden?" Bizans’ın son günü böyle karardı Ağlaşan âlemi bir korku sardı Fatih Sur içinde secdeye vardı Şükretti Rabb’ine: "Abd-i Aciz ben Nebi’min bu müjde ettiği an’a Erdirdin Allahım şükürler sana Masumken toplumla suçlu olana Bir zulmüm olursa yüz çevir benden Bu Feth-i Mübin’in şudur gayesi; Karanlık çağların dize gelmesi İslâm’a dönerken Küffar beldesi Bir çağ açılacak eski senenden O çağ ki Tevhid’e inanmışların Zerresi bu hâle donanmışların Ni’mel Ceyş olmaya çok yanmışların Şehrim almaya Bizanslı denenden ..Ve kalksın önümde diz çöken teba Ne dini zelildir, ne mülkü heba Emrim bu.. emrimde yoktur aceba Tebâmız oldunuz sarfsınız şerden.." Kilidini kaldırdılar surların Gelen müjdesiydi bu asırların Ey Bizans! vebalin ve kusurların Okunsun İslâm’a şimdi minberden Hak geldi, bâtıl ve şer susturuldu Haliç’e zincirli sular duruldu Onun için genç Fatih’e vuruldu Memnundular başa gelen işlerden Konstantin İslâmbol olduğu günde Haçlı-Mü’min düğündeydi düğünde Sen Romen’de Hasan’ım öldüğünde Bir İstanbul doğdu Ni’me’l Ceyş’lerden.. |
Haliç’e zincirli sular duruldu
Onun için genç Fatih’e vuruldu
Memnundular başa gelen işlerden
Kıtalara baktım seçilmiyor .Her şey yerli yerinde .
Anlamı ve mesajı yerine ulaşan şiirlere....
Saygılarımla.