Kandırmaca
Prizmalardan renkler dökülür paletlere
Yapışır ellere ilk göz açışta İrili ufaklı fırçalar parmak arasında gezinir Dünden farklı bir renk kaplar dünyayı Boyanır yeni gün Aynı resimdir aslında tuvaldeki Fırça batar bazen acımasız bir aşka Acıya bulanır, hasrete bulanır Bazen güller açar sevda renginde Alev sesli bülbüllerde vuslat türküleri çınlar Bazen yüreklerde dolaşır acımasız kurşunlar. Kuyular eşilir derin derin Ayıklanır cımbızla hatıralar En derin yerine gömülür günün. Bir daha gelmez bu istasyona diyerek Tebessümlerden maskeler yerleştirilir dudaklara İlk trenden umutlar iner Çiçeklerden gülücükler Issız köşe başlarına yerleştirilen öpücükler Şapur şupur Huzur en rahat haliyle yerleşmeye çalışırken bir düdük çalar “Dur! ” Göz görmemeyi tercih eder pankartlarda Damlayan yaşlara sırt çevirir Pazarlamaya devam eder dudaklar mutluluğu Bazen sahte, bazen gerçek Avuç sıcaklığında her zaman taze kalır Mutluluk ışıkları saçan bir çiçek. Aynalar pırıl pırıldır her taze günde Güneş temizlenmiş doğar Bulutlar dans eder, kuşlar uçar Arka planda korkunç bir mazi Yarını boğar. Dolu tarafını görmek marifettir bardağın Realite haykırır “Amma yarısı boş ne çare! ” Kandırmacada listeye alınır yürek atışları Mantık ve duygu yerleştirilir ön tarafa Yıkanmış parlatılmıştır turuncuyla sarı renk Ve yürür ardına bakmadan Kendi söylediğine inanan zavallı kafa… Turgut Uzdu (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir |
Kıtluyorum.