Saat
Bırakınca anı kadranından bir gürültü kopar “Tik!”
Göz yaşla tanışır kulaklar sesle Zemberek kurulmuştur, süre teke zincirli Startı başlar maratonun Derin bir nefesle. Sofralar kurulur acılı tatlılı Keşkeler, pişmanlıklar, ’iyi ki’ ler baş üstünde tutulur Bakış farklıdır çoğu zaman Bazı bardakların yarısı hep boştur Bazılarının sadece yarısı ama hep doludur. Arayışlar hüküm sürer ağlayan bulutlarda Tatmin erişilmez diyarlarda gizlidir En yüksek pahaya bürünür ulaşılmazlar Cep, göbek ve kalpte bir ortaklık Utanmazlık umutla sizli bizlidir. Gönül bazı gölgesine meftun Bazı hayaletlere çarpılır Dört mevsim eskitir sırlarını Hayranlığı gittikçe unutan bütün aynalar toplanır Bir an gelir acımasızca kırılır… Yüz ensesinden görmek ister izini Teraziler kurulur eski püskü, istemeden Kaç yanlış kaç doğruyu götürür meçhûlü Ve derin nefesin ikizi derin nefes hırıldar Gül doyasıya gülemeden… Zemberek titrektir artık Topaç baş sallamaya başlar An, güneş tutulmasına yakalanınca çaresiz Kopar saatin zinciri, son bir gürültü duyulur mahcup “Tak!” Gemidedir artık sakin dalgalar… |