(6) Çobanoğlu Hati
Eskiden Siyah-Beyaz’dı Ekranlar.
Renk yoktuki, boyasın gözlerini. Ne Dizi’ler Nabza Şerbet, nede Yalan Reklam’lar. Görmüştüm, Maden Ocaklarında "Kömür" diye Çile çeken Katırların Filmini; Onlar, karanlıkta körelmiş Gözleri ve cılız gövdeleriyle Güneş’e çıkarıldılar. Taze çimeni koklayıp, temiz Hava’yı tatdılar. Ölesiye obur; yiyip-içip, tepip-tepilip; "Mutluluktan" çatladılar. Kalanlar tekrar sürüldü Toprağa. Ben bu Ölüm’ü iki kez gördüm; İlki Televisyonda. Öbürü; Hati ve ben, bir hafta "Jandarma-Mükafat-İzin", İstanbul’da. Camii’ler, Minare’ler, Lüks Vitrinler. Dev Evler; "- Abo! Tövbe, Yüceliğine Kurban. Kantarın Topuzunu kaydırmışsın buraya!." Birde Kalabalık; "- Bu Sürüde, ne Kurt, ne Köpek, ne Koyunu ayırt edebilir, Çoban Hati Çobanoğlu!" Asra Bacı’nın Adağı; Eyüp Sultan’a , birde Telli Baba’ya gittik. Bir tutam Gelin Teli, bir Kutu Kesme Şeker. "Beykoz’da, Balıkçıda, Bulaşıkçı, Amc’oğlu Rüstem?" Zor bulduk; "- Kaçaktır, Kurban. Bir Kadın sevdi, Evli. Kadını bulup vurmuşlar. Gerisi dünden belli. Her akşam Kumru’larım, Camii Avlusu Hasret Güvercinlerim; Dolayarak Boyunları birbirine usul sesle konuşurlar, Kürtçe. Kaparlar karşılıklı Gaga’lardan Sözü, paylaşarak Mutluluğu. Anlattılar bana da, Asra Bacı’yı Hati’ye nasıl aldıklarını; Baba, Aşiret Ağası. Kızı Asra Bacı’yı "Kör diye" vermezmiş Kimseye. Yaten, Görücü’ süde yokmuş ki zavallının! Ana birgün, "sizlere Ömür". Vefat. Baş Sağlığı; Hafız, Hoca, Cemaat. Mevlüt bitmiş, herkes gitmiş, Hati gitmez! Sallanır-da-sallanır. Vermişler kat-kat Para, Gariban’a, istemez. Sızlar Kemikleri Rahmetlinin; Ne sövülür, ne kovulur, ne dövülür; "- Tanrı Misafiri." Gelir Ağa; "- Hafız Oğlum, neyin var?" "- Kara Sevda, Ağam." "- Ölü Evinde Kara Sevda olmaz, Oğul! Hele Kırkı geçsin, Yas’ım bitsin, kimse bu Fıkara, alırım sana." "- Söz mü Ağam?" "- Söz!" "- Allah’ın emri, Peygamber’in Kavli ile..." "- Eee?" "- Asra Kızı’na Talibim Ağam." "- Olmaz!" "- Söz verdin! Sor. İstemezse, çeker- giderim." Sormuşlar, Cevap belli; "Kör Göz’ünde Kalbi var!" Sonunda geldi Veda. Sanada İstanbul "Elveda!" Hati Üzgün; "- Kör olmak Mutlulukmuş meğer, görmektense Gerçeği" Dedi. Başka Birşey demedi. |