Can Sevgiliye..Ey Can-ı Dilara..Ebedi Solmaz Gül..
Öksüz ve yetim başladın bu ölümsüz yola
Zulmet zulmet yağıyordu cahiliyyenin nefesi Abdulmuttalip vardı ve Ebu Talip Kırıldı bu kanatlarında sonra Gittikçe büyüyen bir hüzün kapladı o asil ruhunu Ama biliyoruz ki seni çok seven Ve hep seni koruyan Allah vardı.. O kadar şirindi ki şemâil’in Seni görüp aşık olmamak değil di mümkün..! Ne mutlu o’na ki erdi mutluluğa bir sevgili Hatice idi Açtı Nebi ocağında ebedi solmaz bir gül gibi KasımZeynep Rukiye Ümmü Gülsüm Fatıma Ve Abdullah Şerif oldular ve Şerife hem Seyyid oldular ve Seyyide.. En kıymetli taçlar ile taçlandı ebediyen hep soyun ..! Henüz üç yaşında idi evladın İbrahim Defninde o mübarek gözlerinden yaşlar aktı ; "Göz yaş döker ve kalp hüzünlenir !"buyurdun ; Ve canın kadar sevdiğin biricik yurdun Ayrılarak düştü kollarından : Koptu asil ruhunda bir vaveyla ; Seni teselli etmeye çalıştı Yanında o sadık dosttun ! hani " İkinin ikincisi olan !" Birlikte hep görerek o ilahi mucize’leri .. Nihayetinde nurlandı ol Medine o nur bedeninle Ve kanatlanıp arşa yükseldi zaman Ulaşmak için izzete; terk etti tüm dostların En sevgiliyi anayıbabayı dostları ve can diyarı Mekke’yi.. Çağlara ebedi mesaj bıraktın Ümmiydin evet ümmiydin ?! Ama sana geldi Rabbin ilahi emri Artık en büyük muallim sendin Ve En büyük müjdeci.! Çünkü sen artık peygamberdin ; Merhamet ve şefkatin tohumu sende yeşerdi Sana karşı gelmek bir lahza itaatsizlik En büyük günah ve en büyük felaketti Ve sana tabi olmak defalarca cennetti.. Beşerdin ama biz biliyor ve inanıyoruz ki ; Müjdeleyen bir peygamberdin !.. Sözün ilahi ilhamdan bir nefha Hep ve hiç bitmeyen bir rahmet idin.. Savaşın önderi idi bedenin ve barışın numunesi. Şahitti buna Bedir Uhud Huneyn Tebük Ve Ben-i Kaynuka Ve hükmü ilahi olan bir devlet başkanıydın Valiler atayan elçiler tayin eden Ve hep hakkın yanında olan.! Mektuplar yazarak davet ettin İslam’a tüm insanları Kendin diktin oturup yamalarını Hep sen ülfet ettin ! Şefkatti varlığın ;O kadar mütevazı idin ki Utancından Müslüman olurdu en şedit kafirler.!. "Ben kurutulmuş et yiyen bir annenin çocuğuyum!" Buyurdun bir defasında.. Titreyen bir dostun karşısında tutarak kolunu.. Küba mescidinin ve Mescid-i Nebinin şahitti taşları buna.. O müşrik ki İslâm oldu sonra.. Açtın ! evet en çok sen açtın ! Ama karnında sen taş taşıdın !.. İstişâre edilen bir candın Canlar ötesinde : Ve külfetsiz bir dosttun ; Mucize’ler biten ellerinde dilinde ve mübarek bedeninde.. Emindin evet Muhammedü’l Emindin. Senin hakemliğinde çözülürdü en girift bilmeceler Bütün çileleri yaşadın bir alev gibi daraldı ruhun bunaldın Ama bir kez duymadı hiç kimse Ah ettiğini dünya adına .. Bütün sıkıntılar dolandı bir ateş kemer gibi beline Şayet arzu etse idin İnecekti Ebu KUBEYS müşriklerin tepesine Ama hep zor olanı seçtin-affettin..! Sana yakışan oydu çünkü sen beşeriyete gönderilmiş bir rahmettin Davasına en sadık dosttun Ne tehdit ne işkence ne dünya adına bir korku Sana asla ulaşmadı ve asla yıldırmadı seni Ne servet sahibi olma ne en güzel kız ne hükümdarlık Nede kabile reisliği.. Kalender bir davetçi olarak sürdürdün o mübarek hayatını Ey Mübelliği Nebi- .. En ağır ve veballi bırakarak bize o yüce emanetleri Hem Kuran’ı hem Sünneti Bir nişaneyi ahlâk üzere yaşadın Ve yürüyen bir Kuran olarak ; Hak ve adalet ölçülerini ruhumuza sararak Ebedi solmaz bir gül oldun..! Açtın ruhumuzda solmayan bir gül gibi Ey biricik can sevgili.. 2006/İstanbul |